Örneğin şanzıman; Skyactiv Drive şanzımanı, klasik tork konvertörlü şanzıman teknolojisinin ulaştığı son noktayı yakalamak olarak değerlendiriyorum. Yeni bir mühendislik çağı açan bir gelişim olarak değil. Bildiğiniz gibi klasik tork konvertörlüler konforları ve sorunsuzluğu, zor şartlara dayanıklılığı ile Kuzey Amerika, Japonya, Okyanusya gibi pazarlarda çok tutuluyor. Ama verimlilik çok düşük ve giderek sıkılaşan çevre normlarına uyumu güçleştiriyor. ZF başta olmak üzere (BMW gibi önemli bir çok üreticiye şanzıman da tedarik eden mekanik aksam üreticisi) Mercedes Benz (kendi üretimi) ve sonra da japon Aisin Seiki bu teknoloji üzerinde uzun uzun çalışarak, bu tip şanzımanların avantajlarını muhafaza etmeyi ve bunun yanında çift kavramalıların da (DSG, EDC, Powershift gibi) verimliliklerini yakalamayı başarmışlardı. (zaten)
Burada Mazda'yı takdir etmemiz gereken şey, küçük bir üretici olarak kendisinin benzer bir şanzımanı üretme cesareti, becerisi ve başarısıdır. Yoksa bu teknolojide pazar lideri olması, yeni bir şey yaratması değil.
Üstelik bu konuda BMW ZF'nin arkadan itişliler için 8 ileri, önden çekişliler için Aisin'den 6 ileriyi kullanmasına rağmen yakında Aisin'in önden çekişliler için yaptığı 8 ileriye geçeceği unutulmamalıdır.
Yine Mercedes'in arkadan itişliler için 7 ileri kullandığı halde 9 ileri versiyonunun hazır olduğu ve yavaş yavaş modellere yayıldığını, ZF 9 ilerinin üreticiler tarafından yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığı ve Haziran'da Honda ile ülkemize giriş yapacağını unutmamak lazım.
6 ileri günümüz standartlarını ancak karşılayan bir oran dağılımı yaratabiliyor. Yarın için çok zayıf kalacak. Bugün 7-8 ileri kullananlar bile 9'a transfer olma çabasındalar.
Çünkü ne kadar çok oran yaratırsanız, şanzımanın ilk ve son oranı arasındaki mesafeyi o kadar açabiliyorsunuz. Bu size 2 avantaj veriyor;
1- Vites oranları çok yakın olduğu için, beyin her zaman tam doğru vitesi ve devri bulabilecek ayarlamaları yapabiliyor. Bu performansı arttırdığı gibi, tüketimi ve ses seviyesini düşürüyor. Sürüş zevki de yükseliyor. Şöyle düşünün öyle bir yokuş çıkıyorsunuz ki, 3. viteste istemediğiniz kadar yüksek devir çevriliyor, 4. viteste de aracın torku çekmeye yetmiyor. Şanzıman sürekli 3-4 arası gidip, geliyor, keyfiniz kaçıyor, şanzımanı 3'e sabitliyor ve gürültüye, tüketime razı oluyorsunuz. Ya 3 ve 4'ün arasına yeni bir oran koysak, o yeni orana 4 desek ve eski 4'e de 5 diye hitap etmeye başlasak?
2- Son vites oranı ne kadar büyük olabilirse, otoban sürüşlerindeki konfor, keyif artıyor, tüketim düşüyor. Düz yolda, hızınızı kazanmış aracın süratini korumak için fazla torka ihtiyaç kalmadığından motor ne kadar düşük devir çevirebilirse, o kadar avantaja dönüşüyor.