Sonuç ne olursa olsun, sebep ne olursa olsun bu durum ayıplı mal durumudur ve sorumluların bu konuda gereğini yapmasını beklerim... Konunun en başından itibaren de bekliyorum fakat ülkemizde henüz böyle bir uygulama ve sorumluluk olmadığı için; problemi olan sorunu ile baş başa bocalıyor, sorumlular da kulaklarını tıkayıp sırça köşklerde hayatlarına devam ediyor...
En başından itibaren bu sorunun fabrika kaynaklı olduğunu düşünüyorum... Yani; imalat hatası...
Tren seçeneği, gemi seçeneği mantıklı ama buradaki belirtiler ile örtüşmüyor bana göre... Tren yolculuğunda oluşmuş olsa; kapı içlerinde meydana gelme ihtimali zayıf...
Bir de; kıvılcımlar aracın üzerine gelip içine işlemiş olsaydı, ilk etapta süt beyaz arabada ben buradayım diye bağırırdı, bu durum dikkat ederseniz sonradan ortaya çıkıyor, yani boyanın içinden geliyor, üstten geçici tedavi uygulanıyor ama alttaki sorun yüzeye çıkmaya devam ediyor...
Bu şekilde geçici çözüm üretildikçe, bir zaman sonra, İstanbul gibi nemli bir iklimde bu durum tekerrür etmeye devam edecektir...
Ben olsaydım;
Öncelikle, sorunun muhatapları ile yüz yüze konuşur durumu anlatır, karşılıklı iyi niyet ile çözmeye çalışırdım.
Olmadı;
İstanbul bu işin ana merkezi; araştırır, uğraşır bu durumu üretim hatası olarak ispat eder, aracın değişimini talep ederdim... Tabi ki; hukuki yönden...
Bu ülkede biraz zor ama imkansız da değil...
Allah kolaylık versin. Her zaman yanındayız söylememe gerek yok sanırım.