Tüm bu durumun nedeni aslında yine mağdurların kendi ağızlarından çıkan sözlerle özetlenebilir. Bu "sonuç" aslında olayın da "nedeni"dir.
Sonuç: Araçlar defolu ve insanlar hala alıp biniyor.
Neden: Araçlar defolu olsa da nasılsa satılacaktır.
Kendi görüşüme göre konuyu şöyle değerlendirebilirim:
Her firma, her üretici mutlaka hata yapabilir, bunlar ile genelleme yaparak belki markanın niteliği değerlendirilemez. Her ne kadar üretilen malın çoğunlukta aynı kusurun olmasına rağmen hadi diyelim ki yine de biz Honda'nın kaliteli bir üretici olduğunu düşünmeye devam edelim. Tabi bu varsayımı yaparken diğer markaların bazı modellerindeki kusurlardan dolayı gömdüğümüz kariyerlerini de es geçelim. Durduğu yerde yanan ve şanzıman problemleri veren Pegueot'nun 307'sinden; fabrikadan çıktığı ilk günden beri yağ yakan Opel'in Astra'sından da özür diliyoruz bu arada.
Bir ürün alırken değerlendirdiğimiz kriterleri göz önünde tutarsak tabi ki sadece ürünün niteliğine değil; onun fiyatı, faydası, servisi gibi diğer durumlara da bakıyoruz. Bir çok kişinin Apple marka ürün seçme nedeni herhangi bir durumda adamların markasının arkasında durup "yan yattı çamura battı" gibi ayaklara yatmayarak "al sana yeni telefonun" deme garantisini bilmeleridir. Çok kaliteli olsalar dahi yurt dışından ithal gelen beyaz eşya markalarını bile seçmeyip ota püsüre "kullanıcı hatası" demeyen, olayı garantiden halleden Arçelik - Beko gibi markaları seçmek de yine bu yüzdendir. Bu durumda belki Arçelik ürettiği mallarında yurt dışındaki bazı markaları yakalayamasa da kalite algısı yönünden tercih sebebidir ve bu markanın ürettiği mallara "kaliteli" denebilir. Zamanında Nokia'nın iki tane özellik ekleyerek "nasıl olsa üstünde markamız yazıyor, ver gitsin, yerler" mantığıyla piyasaya sürüp kanımızı emdiğini ve sonunda tüketicinin bir şekilde onu cezalandırıp iflaslardan döndüğünü de hatırlatalım. E şimdi bu örnekleri Honda üzerinde değerlendirirsek servisler/bayiler ne olayın arkasındalar, ne de müşterilerin taleplerini dinliyorlar. Şimdi nerede kaldı markanın kalite algısı? "Kaliteli marka" demek sadece ürettiği şeyin niteliği mi? Hadi burayı da es geçelim, belki de şizofren bayilerin düşündüğü gibi tüm millet Honda'ya karşı bir antipati oluşturdu ve toplu bir şekilde araçlarını yumruklayarak suikaste yelteniyorlardır. 30 bin araç da dile kolay. Nasıl organize oldularsa artık...
Peki bu durumun sadece Türkiye'de üretilen araçlarda görülmesine ne demeli? Çin malı, Hint malı hatta Kore malı diyerek .ok attığımız markaların kemikleri sızlıyor şuan. Sırf bu ülkelerin malı olduğu için ve arkasında Volkswagen grubunu destekleyenlerin yaptığı gibi tüketiciyi manipüle eden marka yöneticilerinin olmamasından dolayı 20 bin liraya dahi alıcı bulamayan 5 yaşındaki araçlardan da özür diliyoruz bu arada. Dua edelim de Gelly'i falan Doğuş Grubu alsın, Seat gibi bir anda fiyatları tavan yapsın. Neyse, Türkiye demiştik. Bunu sanırım Renault'un Megane modellerinde de görmüştük. Sedanları Türkiye'de üretildi ve hatchback'lerde olamayan bir ton sorunla karşılaştı kullanıcıları. Garip olan da yine ekmek su gibi sattı bu tenekeler. Tıpkı Focus'un MK III kasalarının Türkiye üretimli baz donanımlılarındaki bitmek bilmeyen problemlerin varlığı gibi... Olsun, onlar da çok sattı. Biz aracın sağlamlığını çamurluğa veya tampona vurup çıkan sese göre analiz eden millet olduğumuzdan dolayı "kalite"nin sadece kullanılan malzemeye yönelik bir kavram olduğunu düşünmekte pek de zorlanmıyoruzdur. Neyse, zaten bu markalar Türkiye'yi yöneten para babalarının himayesinde de değil mi? Bir şekilde örtbas ediliyor nasıl olsa. Videoda da böyle demiyor mu mağdur abilerimiz. O kadar araç yakılmış protesto için, hani görüntüleri, medyadan gizleniyor diyor... Doğrudur da... Tüketici haklarının sadece kağıt üzerinde halkı tatmin etmek için düzenlendiği bir ülkeden bahsediyoruz.
Ha bir de ekleyeyim. Şimdi bu Türkiye'de üretilen araçların bazıları da yurt dışına gitmiş. Sen üç günde bozulan Çin malını elinin tersiyle itiyorsun, şimdi bu ecnebiler demeyecek mi: meyd in turkey mi? kaç, kaç, kaç... Hadi bakalım, 5 sene sonra zirvede olan otomotiv sektörümüz de bitti. Şimdiden iş arasın o fabrikalarda çalışan arkadaşlar. Sadece markanı mı karaladın sen şimdi Honda? Gitti bizim Türkiye ekonomisi de...
Hadi konunun özetine geleyim. Videonun 19. dakikası çok dikkat çekici. Adamlar hala ben bu aracı satsam yine Honda alırım diyor. Sanki öncesindeki 19 dakika dert yananlar onlar değilmiş gibi. İşte aslında bu tüketiciyi umursamama ve onu saçma tepkiler vererek aşağılama olayının nedeni bu. Bu problem her ne kadar kötü bir sonuç olsa da nedeni şu düşünce: "Sen nasılsa alacaksın bunu, istersen at o arabayı, istersen yak, biz seni zaten hipnotize ettik yavrucum". Sen bu zihniyette olduğun sürece kazada emniyet kemeri kopan Fiat'lar gibi tenekeleri de Honda logosuyla verseler yine çok sever yine fun'ı olursun. 10 liralık karpuz kelek çıktı diye manavı döven en azından aynı yerden alışveriş yapmayan bizler nasıl oluyor da 100 bin liralık yenilen kazığı bu kadar çabuk sindirebiliyoruz? Bayi kullanıcı hatası demiş, yollarımız kötü demiş, çocuklar oynarken top gelmiş belki de ısırmışlardır demiş... Özetle maytap geçmiş. Buna rağmen hala üretilen ve talep görüp alınmaya devam edilmiş bir ürün var ortada. Hadi hukuki tarafını es geçersek bu durumda mağdurların yapacak bir şeyi yok, yapacağın her şey aleyhine olacak ya, hani kanunlar bizi koruyor ya... Bari "yine Honda alırım, yine binerim, biz bir aileyiz" falan deme. Deme çünkü o ailede ensest bir ilişki söz konusu. Ya sen yine git al, bin, vur kırbacı, ama deme yahu! Sen böyle dedikçe kağıttan üretilmiş araç kullanmaya mecbursun abicim. İneğin yalakası kasabın bıçağını yalarmış ya, aynı o hesap. Azıcık akıllı ol bre kardeşim!
Biz hak ediyoruz özetle. Nasıl olsa önümüze sunulan her yemeği "herkes yiyiyor, demek ki bu güzel bir şey" mantığıyla yiyip, kendi nöronlarımızı elektronlarla tepkileştirmeden, sorgulamadan ve ne istediğimizi hiç düşünmeden tercih etmiyor muyuz?
Honda kullandığı kalitesiz kaporta malzemesinden (veya adı her neyse işte ondan) değil, ürettiği malın arkasında durmadığından dolayı kalitesini yitirmiştir benim gözümde. Belki de bu durumu kabullendiklerinde ve olayı telafi edeceklerinde daha fazla değer kaybedeceklerini düşünmektelerdirler. Doğrusu da belki budur, bir bildikleri vardır bu pazarı yönetenlerin, zira bu kadar kişiye hakim olabilmek üstün bir yetenek ister... Bilemeyiz tabi.
Sonuç: Hamur gönder Himmet ağğğğbii...
Not: Markalara karşı herhangi bir antipatim veya sempatim yoktur. Sadece mantığımla yazdım. Param olsa Accord bile almayı düşünüyorum.