Selamlar herkeslere tekrardan,
Cemşid'i sahipleneli yaklaşık 1 yıl olurken bu süreçte motor-mekanik, alt takım, iç kozmetik gibi iyileştirmelerimize bir yenisini daha ekleyip, dış kozmetik eksikliklerini gidererek durumu taçlandırmak istemiştim ki maddi yetersizliklerden dolayı bu konular bu zamana kadar sarktı. Ön tamponumuz aldığımızdan beri çizik ve boya dökülmeleri içindeydi. Ee kullandıkça ben de yenilerini eklemekten hiç çekinmedim. Aracı aldığım hafta kim vurduya giden sol kuyruk kısmındaki ufak göçük hala durmakta. Aynalarımızın yine bir değişik boyası var, böyle çizikli, çatlaklı bir şey; tarifi zor... Geçenlerde arkama uygunsuz park eden vatandaşın arabasını o sinirle ittirmek isterken de arka tamponu yamultmuştum hatırlarsınız. Üzerine bir de geçen hafta aynı yere başka bir araç dükkanın önünde sürttü, akıllı vida eserleri hepten meydana çıktı...
Sözün özü tüm bu onarımlar için açıkçası beklemediğim bir fiyat alınca ben de bazı şeyleri kendim çözme alternatifini değerlendirmek istedim. Aslında durum maddi yetersizliklerin yanı sıra biraz da değmeyecek paralar istenmesi, dediğim gibi. En azından benim görüşüme göre ve bu yaştaki bu pahadaki guzu için bu böyle. Tabi ki kimsenin ekmeğiyle ya da emeğiyle zorum yok ama biz de o meblağı kazanmak için emek harcıyoruz, hem de boyacılardan daha fazla mesai yaparak. Hal böyle iken kendim denemek istedim. Her zamanki gibi danıştığım Ozan Usta'ya sordum "yapabilir miyim, nasıl yapılır?" diye. O da azıcık anlatınca ve kendi tamponlarını da kendisinin boyadığını söyleyince "oldu bu iş" dedim. Ne kaybedebiliriz ki yani en fazla? Boyasız düzeltme yapmıyoruz, araç da boyasız falan da değil; alt tarafı 20 yaşındaki bir aracın daha önce de boyanmış yan sanayi bir tamponunu boyayacağız.
Geldik malzeme tedariğine. Boya malzemelerini alırken önce B sütununda sağ kapı eşiğine yakın yerdeki etiketteki boya koduna (Cemşid'de kod olarak PT yazıyor) iki tüp boya yaptırdım. Aslında Ozan Abi'den tüyoları almıştım ama yine de boyacının yanına gidince hiç bir şey bilmiyorum modunda sorular sorarak ondan da bilgi edinmek istedim. Çoğunlukla yardımcı oldu ama -tipimden mi öyle görünüyorum bilemedim- hep bir "sen yapamazsın" havası vardı, orayı da anlamış değilim. İlla ki sanayideki dostlarına para kazandırmak mı istedi yoksa gerçekten samimi olarak uyarıda mı bulundu çözemedim. İki tüp boya, iki adet maskeleme bandı, bir adet 800'lük, bir adet 400'lük zımpara kağıdı aldım ve çıktım. Totalde 70 lira masrafım oldu. Benden tüm sorunların tedavisi için istenen ücretin yaklaşık 15'te 1'i yani. Her neyse... Konuya girmeden biraz dertleşmek istedim. Yine uzun yazabilirim, şimdiden affola. Haydi başlıyoruz.
Evet, Cemşid'in dış kozmetiğini de kendim elimden geldiğince düzeltmek için başladığım bu projenin ilk adımı ön tampon boyaması işi için gerekli malzemeleri sayıyorum.
1 tüp 400 ml (100 gr boya alıyor) aracınızın renk kodundan yaptırılmış boya (ben 1,5 tüp kullandım normal şartlarda 1 tüp yetiyor).
1 adet 150 veya 200'lük, 1 adet 400'lük 1 adet 800'lük zımpara ve boş sprey şişe.
1 rulo maskeleme bandı ve 5-10 sayfa gazete sayfası.
Tamponunuzda onarılması gereken veya çukur/göçük var ise plastik macunu (ben kullanmadım).
Eldiven ve maske veya ağzınızı/burnunuzu kapayacak bir parça bez.
Aracınızın parçalarını sökmek için gereken alet edevat.
Aracın yıkama ve kurulama işlemlerinde kullanacağınız şampuan, sünger vs...
Not: Aracınızın boyası metalik veya ana renkler dışındaki renklerde ise bu uygulama çok daha zor olabilir. Bu durumda verniğin tümünü boyayacağınız parça üzerinden inceden zımparalayarak çıkarmanız gerekebilir. Bunun yanında renk uyuşmazlığı olasılığı da daha yüksektir. Bu uygulama parlatıcısı içinde olan boya ile aynı tarz boya üzerine uygulanmıştır. Diğerleri için bir bilene sorunuz.
Öncelikle aracımızın ilk halini gösterelim.
Boyayacağımız parçaları güzelce köpüklü olarak yıkamaktan başlıyoruz. Mümkün mertebe içinde cila veya koruyucu katman oluşturacak şampuanlardan bu seferlik kullanmamanızı öneririm. Çünkü parçanın tümünü zımparalamayacak iseniz (benim gibi) bu katman alttaki boya ile yeni boya arasında kalacaktır. Yıkama işlemi bittikten sonra kurulamayla vakit kaybetmeyin zaten yeniden ıslayacağız ama tüm probemli yüzeyleri gerekirse tekrardan gözden kaçmaması için keçeli bir kalemle de işaretleyebilirsiniz.
Sıra geldi gerekli parçaları sökmeye. Ben daha rahat olsun diye panjuru ve tampon altındaki ince şeridi (lip deniyor sanırım) de söktüm, hatta onu da yanımda getirdiğim siyah sprey boya ile boyadım. Sis farlarını takmamız meşakkatli olduğu için zaman çalacağından ön farlarda birlikte araç üstünde bıraktım. Far yıkama fıskiyelerini, plakayı ve park sensörlerini çıkardım. Fıskiyeyi yine siyaha boyadım ama sensörler zaten beyaz olduğundan sonradan sorun yaratma ihtimaline de göz önüne alarak boyamadım.
İlkin derin çizikler olan kısımlara 200'lük zımpara ile sadece sorunlu bölge ve biraz etrafını alacak şekilde kazıma işlemi yapıyoruz. Bu işleme başlamadan önce zımparanızı dikey şekilde 3 parçaya bölün. Sonrasında o tek parçayı da 3'e katlayın ve avucunuzun içine ya da parmaklarınızın arkasına alın. Sprey şişeye koyacağınız su ile sürekli zımpara yaptığınız yeri ıslatarak zımparalayın. Arada tozlarını atsın diye suyun içine batırıp çıkarın ve sürekli zımparanın farklı yerlerine geçiş yapın. Derin çizikler artık tırnağınızla yokladığınızda takılmıyorsa bir sonraki 400'lük zımparaya geçebilirsiniz. Sonrasında da 800'lük ile aynı işlemleri uygulayın. Parmağınızı gezdirdiğinizde zımparalanan yer ile halen boyalı yer arasında geçiş yaparken elinizin hissetmeyeceği duruma kadar işlemi tekrarlayın.
Bir alttaki görselin ikinci karesindeki çukur yer ve üçüncü karedeki zımparalanmış yerdeki beyaz çizgiler hatalıdır, birazdan konuya değineceğim.
Zımparalama işlemi bittikten sonra yeniden yıkama işlemini uyguluyoruz. Bu sefer biraz daha detaylı bir temizlik yapıyoruz. Zımpara tozlarının iyice akıp gitmiş olması lazım boyanın sorunsuz olması için. Ha ben çok özen göstermedim, ki çalıştığım yer evin bahçesiydi. Bahçenin bir kısmının toprak olması ve hatta sineklerin bile uçuşması bazı durumlarda beni fazlasıyla uğraştırdı.
Sıra geliyor maskeleme kısmına. Ben ilkin tamponun sadece orta kısmından geçen şeridin alt kısmını boyayıp üstünde kalan pürüzlü yerleri lokal boyamayı düşünmüştüm. Çünkü nasıl bir iş çıkaracağımı bilmiyordum. O yüzden ilk maskeleme işlemi bende yarıya kadar oldu. Siz üst taraftan başlayabilirsiniz tabi. Unutmadan söyleyeyim, özellikle radyatör peteğinizin ön kısmına gazete kağıdı yerleştirmeyi unutmayın. Buralara çünkü boya mutlaka uçacaktır ve radyatörünüzün verimini azaltabilecek etki yapabilir.
Bandı boyanacak yere kadar mutlaka şerit şeklinde çekin ve sonrasında gazete ile kaplayın. Gazeteyi yapıştıracağınız bantta boşluk kalırsa şayet bu durumda altta kalan bu bant yine boyanmayacak yeri koruyacaktır. Bu küçük detaylar da eski bordo guzumun 6 ay alan boyama sürecinden kalan ufak hediyeleri işte...
Olabildiğince gazetelerin aralıklarına dikkat edin. Buralardan uçuşan boya tozları her ne kadar sonradan müdahale edilebilse de gereksiz yerlere kaçabilir.
Hatta benim gibi olayı biraz daha abartıp korumayı genişten alın.
Maskeleme işlemimiz hazır. Boyayacağımız parçanın da tamamen kuru olduğundan da eminiz. Şimdi aldık sprey kutumuzu ve 3-5 dakika çalkalıyoruz. Bu sırada boyada kullanacağınız kolunuzu değil diğeri ile çalkalama işlemi yapın. Boya aşamasında zaman geçtikçe çok ağrıyacak çünkü...
Eldivenlerimizi taktık, burnumuzu kapatacak maskeyi veya bezi de sardık. Her şey hazır. Gelelim en önemli diğer soruya: "Biz bu sprey kutudan boyayı hangi şekilde atacağız?" sorusu, burada önemli tabi. Sprey şişelerin boya çıkan uç kısmı biraz daha geliştirilmiş. Normalde aldığımız hazır sprey boyaların çıkış ağızlarındakinden daha dikey yönde ve boyayı daha ince şekilde püskürtmekte. Hatta boyanın yarısı havada uçuşuyor diyebilirim de... Şişeyi, boyayacağımız parçaya 20-25 cm'den fazla yaklaşmıyoruz bir de kesinlikle. Sprey şişesini her daim dik tutuyoruz ve soldan sağa ortalama 40-50 cm gezdirerek kısa kısa atımlarla bir basış soldan sağa, bir basış sağdan sola gezdirerek basıyoruz. Burada ben amatör ruhumla bir şey daha eklemek isterim: İlk basışta kimi zaman boyanın top top çıkabilme ihtimaline karşı hafif yay çizerek basış uygulamaya çalıştım. Bu durumda ilk bastığınızda çıkabilecek damlacıklı boyalar böylece araca çok fazla yaklaşmayacaktır. Bunu önlemenin bir diğer yöntemi de çok sık aralıklarla kutuyu çalkalamak. Ama inanın bir yerden sonra ne aklınıza geliyor, ne de kolunuzda o gücü bulabiliyorsunuz.
İlk kat atımından sonra hemen hemen görüntü bu. Ben biraz fazla ilk kat uyguladım siz daha az yapıp seferleri çoğaltabilirsiniz. Bu arada fazla fotoğraf kullanacağımdan dolayı konu kasmasın diye fotoğrafların kalitesini biraz düşürdüğümden pikselleşme yaşanabilir. Normalde çok güzel boya attım yani... Evet o da var ama sadece o değil nedeni tabi! Gördüğünüz gibi çizik ve çukurlar var. Nedeni de benim işi aceleye getirmemle birlikte eksik malzeme olayı...
İlk önce bahsettiğim kalın zımpara (200'lük) seansını ben atladım. Daha doğrusu boyacı arkadaş tampondaki derin çiziği gördüğü halde bana daha kalın zımpara vermemiş! Ben de herhalde bu kadar yapılacak diye düşündüm ama o çizikler boyayı atınca nasıl da belirginleşiyormuş?
Ya da bu gibi kısımlar için macun da kullanılabilirdi ama ben tekrardan boyayı zımparalama yoluna gittim. Allah'tan kayınpederimde 150'lik bir zımpara varmış da bu kısımları tekrar zımparalayarak boyadım. Tabi bu da dışarıdan kuru ama altı kurumamış yaş boya için de pek doğru bir yöntem olmadı. Zımpara oldu hep boya, her yer karıştı, boyalar atmaya başladı. Amanin, kabus gibi! Haliyle ilk hatamızı düzeltmek için tekrar bir hata daha yaptık. Yaklaşık yarım tüp boyayı da fazladan harcadık. Olsun, bu işler deneme-yanılma değil mi zaten?
Tamponun üst kısmını boyarken yine biraz daha uğraşıp düzeltirim dedim ve geçtim üst kısma. Gazete kağıtlarını söküp azıcık yukarı aldım, farları da yine iyice köşelerinden bantladım ve tekrar boyama işlemini uyguladım.
Sonuç bu sefer daha güzel oldu. Belki ilkin daha özenli olsaydım tek seferde daha güzel sonuç alacaktım tabi ama bunlar da tecrübe işte... Böylece bir şeyi daha attık hafızaya! Bedave nasıl olsa...
Düzeltme uygulamaları yüksek oranda işe yaradı. Çok da yakından bakılmadığı sürece problem yok gibi...
Yine de bunun üzerine yapılabilecek pasta ve cila işlemi ile daha pürüzsüz bir şekil elde etmek ve tabancayla da atılsa dahi ortaya çıkan küçük küçük noktalar halindeki boyayı düz bir hale getirmek işlemleri üzerine bir çalışma ve araştırma yapacağım tabi. Şimdi bu boya sprey olduğundan normal boya üzerine yapılan zımparalama ve yeniden pasta/cila ile parlatma işlemini kaldıramayabilir de? Net bir şey söyleyemiyorum, sormam lazım. Bilemedim şimdilik...
Böyle de fazlasıyla iç açıcı tabi ki de...
Son halleri ve normal uzaklıktan görünüşü de epey tatmin edici oldu benim görüşüme göre... Ben yaptım diye demiyorum da... Kaldı ki boyası, zımparası, suyu, deterjanı vs. hepsi içinde maksimum 50 liralık maddi sarfiyatla yapacağımız işin sonucunda çok da büyük beklentilere girmemiştim açıkçası, kötü görüntünün gitmesi kafiydi benim için.
Liple birlikte plakalığı da boyadım tam takarken. Hepsi tam siyah ve tam beyaz oldular yani...
Fıskiyeleri de yeniden yerlerine yapıştırmak için silikon kullandım. Tabi baskı uygulamak için de maskeleme bandını şeritler halinde sabitledim ki elinizle dokunduğunuzda kurumuş gibi görünen boya hiç de öyle olmuyormuş. Boya kalkmasa da bandın izi çıkıyormuş. Bu kısımları yine yüzeysel olarak bir iki pıst ile boyadım tabi. Bu da ilave tecrübe olarak haneye eklendi. En azından 2-3 saat geçmeden gerekirse dokunmamak gerekiyor.
Bu arada tüm bu işlemler ortalama 4-5 saat sürdü. Hatasız ve tecrübeli bir şekilde en fazla 2-3 saatinizi alır diye düşünüyorum. Bundan sonraki paylaştığım fotoğrafları biraz geç saatlerde çektim çünkü iş bittiğinde çalıştığım yere ağaçların gölgeleri parçalı halde vuruyordu ve kareler konuyla ilgili çok bir şey vermiyordu, şu fotoğraftaki gibi.
Çok bir şey anlaşılmıyor haliyle. O yüzden bir de şöyle bir öncesi/sonrası görseli de paylaşayım.
Yorucu olduğu kadar zevkli ve ekonomik bir iş oldu kendimce... Asistanım bile dinlencede gördüğünüz gibi...
İşin şakası düşündüğümden daha güzel bir şey çıktı ortaya. Bahsettiğim hatalar olmasaydı daha da güzel şeyler çıkardı ki o yüzden bunları özellikle belirtmek istedim, sizler uygularken yardımcı olur umarım. Başa gelebilecek tüm olumsuzlukları ben hepinizin adına bir seferde tecrübe ettiğim için inanın hepiniz kolaylıkla bu tarz işlemleri uygulayabilirsiniz, korkmadan olaya girişmek gerekiyor sadece. Böylelikle hem ekonomi yapar hem de guzunuza yeni bir görünüş kazandırabilirsiniz.
Alırım bi' maşallahınızı...
Yan aynalar ve arka tampon maceralarımızda görüşmek üzere...
Cemşid'i sahipleneli yaklaşık 1 yıl olurken bu süreçte motor-mekanik, alt takım, iç kozmetik gibi iyileştirmelerimize bir yenisini daha ekleyip, dış kozmetik eksikliklerini gidererek durumu taçlandırmak istemiştim ki maddi yetersizliklerden dolayı bu konular bu zamana kadar sarktı. Ön tamponumuz aldığımızdan beri çizik ve boya dökülmeleri içindeydi. Ee kullandıkça ben de yenilerini eklemekten hiç çekinmedim. Aracı aldığım hafta kim vurduya giden sol kuyruk kısmındaki ufak göçük hala durmakta. Aynalarımızın yine bir değişik boyası var, böyle çizikli, çatlaklı bir şey; tarifi zor... Geçenlerde arkama uygunsuz park eden vatandaşın arabasını o sinirle ittirmek isterken de arka tamponu yamultmuştum hatırlarsınız. Üzerine bir de geçen hafta aynı yere başka bir araç dükkanın önünde sürttü, akıllı vida eserleri hepten meydana çıktı...
Sözün özü tüm bu onarımlar için açıkçası beklemediğim bir fiyat alınca ben de bazı şeyleri kendim çözme alternatifini değerlendirmek istedim. Aslında durum maddi yetersizliklerin yanı sıra biraz da değmeyecek paralar istenmesi, dediğim gibi. En azından benim görüşüme göre ve bu yaştaki bu pahadaki guzu için bu böyle. Tabi ki kimsenin ekmeğiyle ya da emeğiyle zorum yok ama biz de o meblağı kazanmak için emek harcıyoruz, hem de boyacılardan daha fazla mesai yaparak. Hal böyle iken kendim denemek istedim. Her zamanki gibi danıştığım Ozan Usta'ya sordum "yapabilir miyim, nasıl yapılır?" diye. O da azıcık anlatınca ve kendi tamponlarını da kendisinin boyadığını söyleyince "oldu bu iş" dedim. Ne kaybedebiliriz ki yani en fazla? Boyasız düzeltme yapmıyoruz, araç da boyasız falan da değil; alt tarafı 20 yaşındaki bir aracın daha önce de boyanmış yan sanayi bir tamponunu boyayacağız.
Geldik malzeme tedariğine. Boya malzemelerini alırken önce B sütununda sağ kapı eşiğine yakın yerdeki etiketteki boya koduna (Cemşid'de kod olarak PT yazıyor) iki tüp boya yaptırdım. Aslında Ozan Abi'den tüyoları almıştım ama yine de boyacının yanına gidince hiç bir şey bilmiyorum modunda sorular sorarak ondan da bilgi edinmek istedim. Çoğunlukla yardımcı oldu ama -tipimden mi öyle görünüyorum bilemedim- hep bir "sen yapamazsın" havası vardı, orayı da anlamış değilim. İlla ki sanayideki dostlarına para kazandırmak mı istedi yoksa gerçekten samimi olarak uyarıda mı bulundu çözemedim. İki tüp boya, iki adet maskeleme bandı, bir adet 800'lük, bir adet 400'lük zımpara kağıdı aldım ve çıktım. Totalde 70 lira masrafım oldu. Benden tüm sorunların tedavisi için istenen ücretin yaklaşık 15'te 1'i yani. Her neyse... Konuya girmeden biraz dertleşmek istedim. Yine uzun yazabilirim, şimdiden affola. Haydi başlıyoruz.
***
Evet, Cemşid'in dış kozmetiğini de kendim elimden geldiğince düzeltmek için başladığım bu projenin ilk adımı ön tampon boyaması işi için gerekli malzemeleri sayıyorum.
1 tüp 400 ml (100 gr boya alıyor) aracınızın renk kodundan yaptırılmış boya (ben 1,5 tüp kullandım normal şartlarda 1 tüp yetiyor).
1 adet 150 veya 200'lük, 1 adet 400'lük 1 adet 800'lük zımpara ve boş sprey şişe.
1 rulo maskeleme bandı ve 5-10 sayfa gazete sayfası.
Tamponunuzda onarılması gereken veya çukur/göçük var ise plastik macunu (ben kullanmadım).
Eldiven ve maske veya ağzınızı/burnunuzu kapayacak bir parça bez.
Aracınızın parçalarını sökmek için gereken alet edevat.
Aracın yıkama ve kurulama işlemlerinde kullanacağınız şampuan, sünger vs...
Not: Aracınızın boyası metalik veya ana renkler dışındaki renklerde ise bu uygulama çok daha zor olabilir. Bu durumda verniğin tümünü boyayacağınız parça üzerinden inceden zımparalayarak çıkarmanız gerekebilir. Bunun yanında renk uyuşmazlığı olasılığı da daha yüksektir. Bu uygulama parlatıcısı içinde olan boya ile aynı tarz boya üzerine uygulanmıştır. Diğerleri için bir bilene sorunuz.
Öncelikle aracımızın ilk halini gösterelim.
Boyayacağımız parçaları güzelce köpüklü olarak yıkamaktan başlıyoruz. Mümkün mertebe içinde cila veya koruyucu katman oluşturacak şampuanlardan bu seferlik kullanmamanızı öneririm. Çünkü parçanın tümünü zımparalamayacak iseniz (benim gibi) bu katman alttaki boya ile yeni boya arasında kalacaktır. Yıkama işlemi bittikten sonra kurulamayla vakit kaybetmeyin zaten yeniden ıslayacağız ama tüm probemli yüzeyleri gerekirse tekrardan gözden kaçmaması için keçeli bir kalemle de işaretleyebilirsiniz.
Sıra geldi gerekli parçaları sökmeye. Ben daha rahat olsun diye panjuru ve tampon altındaki ince şeridi (lip deniyor sanırım) de söktüm, hatta onu da yanımda getirdiğim siyah sprey boya ile boyadım. Sis farlarını takmamız meşakkatli olduğu için zaman çalacağından ön farlarda birlikte araç üstünde bıraktım. Far yıkama fıskiyelerini, plakayı ve park sensörlerini çıkardım. Fıskiyeyi yine siyaha boyadım ama sensörler zaten beyaz olduğundan sonradan sorun yaratma ihtimaline de göz önüne alarak boyamadım.
İlkin derin çizikler olan kısımlara 200'lük zımpara ile sadece sorunlu bölge ve biraz etrafını alacak şekilde kazıma işlemi yapıyoruz. Bu işleme başlamadan önce zımparanızı dikey şekilde 3 parçaya bölün. Sonrasında o tek parçayı da 3'e katlayın ve avucunuzun içine ya da parmaklarınızın arkasına alın. Sprey şişeye koyacağınız su ile sürekli zımpara yaptığınız yeri ıslatarak zımparalayın. Arada tozlarını atsın diye suyun içine batırıp çıkarın ve sürekli zımparanın farklı yerlerine geçiş yapın. Derin çizikler artık tırnağınızla yokladığınızda takılmıyorsa bir sonraki 400'lük zımparaya geçebilirsiniz. Sonrasında da 800'lük ile aynı işlemleri uygulayın. Parmağınızı gezdirdiğinizde zımparalanan yer ile halen boyalı yer arasında geçiş yaparken elinizin hissetmeyeceği duruma kadar işlemi tekrarlayın.
Bir alttaki görselin ikinci karesindeki çukur yer ve üçüncü karedeki zımparalanmış yerdeki beyaz çizgiler hatalıdır, birazdan konuya değineceğim.
Zımparalama işlemi bittikten sonra yeniden yıkama işlemini uyguluyoruz. Bu sefer biraz daha detaylı bir temizlik yapıyoruz. Zımpara tozlarının iyice akıp gitmiş olması lazım boyanın sorunsuz olması için. Ha ben çok özen göstermedim, ki çalıştığım yer evin bahçesiydi. Bahçenin bir kısmının toprak olması ve hatta sineklerin bile uçuşması bazı durumlarda beni fazlasıyla uğraştırdı.
Sıra geliyor maskeleme kısmına. Ben ilkin tamponun sadece orta kısmından geçen şeridin alt kısmını boyayıp üstünde kalan pürüzlü yerleri lokal boyamayı düşünmüştüm. Çünkü nasıl bir iş çıkaracağımı bilmiyordum. O yüzden ilk maskeleme işlemi bende yarıya kadar oldu. Siz üst taraftan başlayabilirsiniz tabi. Unutmadan söyleyeyim, özellikle radyatör peteğinizin ön kısmına gazete kağıdı yerleştirmeyi unutmayın. Buralara çünkü boya mutlaka uçacaktır ve radyatörünüzün verimini azaltabilecek etki yapabilir.
Bandı boyanacak yere kadar mutlaka şerit şeklinde çekin ve sonrasında gazete ile kaplayın. Gazeteyi yapıştıracağınız bantta boşluk kalırsa şayet bu durumda altta kalan bu bant yine boyanmayacak yeri koruyacaktır. Bu küçük detaylar da eski bordo guzumun 6 ay alan boyama sürecinden kalan ufak hediyeleri işte...
Olabildiğince gazetelerin aralıklarına dikkat edin. Buralardan uçuşan boya tozları her ne kadar sonradan müdahale edilebilse de gereksiz yerlere kaçabilir.
Hatta benim gibi olayı biraz daha abartıp korumayı genişten alın.
Maskeleme işlemimiz hazır. Boyayacağımız parçanın da tamamen kuru olduğundan da eminiz. Şimdi aldık sprey kutumuzu ve 3-5 dakika çalkalıyoruz. Bu sırada boyada kullanacağınız kolunuzu değil diğeri ile çalkalama işlemi yapın. Boya aşamasında zaman geçtikçe çok ağrıyacak çünkü...
Eldivenlerimizi taktık, burnumuzu kapatacak maskeyi veya bezi de sardık. Her şey hazır. Gelelim en önemli diğer soruya: "Biz bu sprey kutudan boyayı hangi şekilde atacağız?" sorusu, burada önemli tabi. Sprey şişelerin boya çıkan uç kısmı biraz daha geliştirilmiş. Normalde aldığımız hazır sprey boyaların çıkış ağızlarındakinden daha dikey yönde ve boyayı daha ince şekilde püskürtmekte. Hatta boyanın yarısı havada uçuşuyor diyebilirim de... Şişeyi, boyayacağımız parçaya 20-25 cm'den fazla yaklaşmıyoruz bir de kesinlikle. Sprey şişesini her daim dik tutuyoruz ve soldan sağa ortalama 40-50 cm gezdirerek kısa kısa atımlarla bir basış soldan sağa, bir basış sağdan sola gezdirerek basıyoruz. Burada ben amatör ruhumla bir şey daha eklemek isterim: İlk basışta kimi zaman boyanın top top çıkabilme ihtimaline karşı hafif yay çizerek basış uygulamaya çalıştım. Bu durumda ilk bastığınızda çıkabilecek damlacıklı boyalar böylece araca çok fazla yaklaşmayacaktır. Bunu önlemenin bir diğer yöntemi de çok sık aralıklarla kutuyu çalkalamak. Ama inanın bir yerden sonra ne aklınıza geliyor, ne de kolunuzda o gücü bulabiliyorsunuz.
İlk kat atımından sonra hemen hemen görüntü bu. Ben biraz fazla ilk kat uyguladım siz daha az yapıp seferleri çoğaltabilirsiniz. Bu arada fazla fotoğraf kullanacağımdan dolayı konu kasmasın diye fotoğrafların kalitesini biraz düşürdüğümden pikselleşme yaşanabilir. Normalde çok güzel boya attım yani... Evet o da var ama sadece o değil nedeni tabi! Gördüğünüz gibi çizik ve çukurlar var. Nedeni de benim işi aceleye getirmemle birlikte eksik malzeme olayı...
İlk önce bahsettiğim kalın zımpara (200'lük) seansını ben atladım. Daha doğrusu boyacı arkadaş tampondaki derin çiziği gördüğü halde bana daha kalın zımpara vermemiş! Ben de herhalde bu kadar yapılacak diye düşündüm ama o çizikler boyayı atınca nasıl da belirginleşiyormuş?
Ya da bu gibi kısımlar için macun da kullanılabilirdi ama ben tekrardan boyayı zımparalama yoluna gittim. Allah'tan kayınpederimde 150'lik bir zımpara varmış da bu kısımları tekrar zımparalayarak boyadım. Tabi bu da dışarıdan kuru ama altı kurumamış yaş boya için de pek doğru bir yöntem olmadı. Zımpara oldu hep boya, her yer karıştı, boyalar atmaya başladı. Amanin, kabus gibi! Haliyle ilk hatamızı düzeltmek için tekrar bir hata daha yaptık. Yaklaşık yarım tüp boyayı da fazladan harcadık. Olsun, bu işler deneme-yanılma değil mi zaten?
Tamponun üst kısmını boyarken yine biraz daha uğraşıp düzeltirim dedim ve geçtim üst kısma. Gazete kağıtlarını söküp azıcık yukarı aldım, farları da yine iyice köşelerinden bantladım ve tekrar boyama işlemini uyguladım.
Sonuç bu sefer daha güzel oldu. Belki ilkin daha özenli olsaydım tek seferde daha güzel sonuç alacaktım tabi ama bunlar da tecrübe işte... Böylece bir şeyi daha attık hafızaya! Bedave nasıl olsa...
Düzeltme uygulamaları yüksek oranda işe yaradı. Çok da yakından bakılmadığı sürece problem yok gibi...
Yine de bunun üzerine yapılabilecek pasta ve cila işlemi ile daha pürüzsüz bir şekil elde etmek ve tabancayla da atılsa dahi ortaya çıkan küçük küçük noktalar halindeki boyayı düz bir hale getirmek işlemleri üzerine bir çalışma ve araştırma yapacağım tabi. Şimdi bu boya sprey olduğundan normal boya üzerine yapılan zımparalama ve yeniden pasta/cila ile parlatma işlemini kaldıramayabilir de? Net bir şey söyleyemiyorum, sormam lazım. Bilemedim şimdilik...
Böyle de fazlasıyla iç açıcı tabi ki de...
Son halleri ve normal uzaklıktan görünüşü de epey tatmin edici oldu benim görüşüme göre... Ben yaptım diye demiyorum da... Kaldı ki boyası, zımparası, suyu, deterjanı vs. hepsi içinde maksimum 50 liralık maddi sarfiyatla yapacağımız işin sonucunda çok da büyük beklentilere girmemiştim açıkçası, kötü görüntünün gitmesi kafiydi benim için.
Liple birlikte plakalığı da boyadım tam takarken. Hepsi tam siyah ve tam beyaz oldular yani...
Fıskiyeleri de yeniden yerlerine yapıştırmak için silikon kullandım. Tabi baskı uygulamak için de maskeleme bandını şeritler halinde sabitledim ki elinizle dokunduğunuzda kurumuş gibi görünen boya hiç de öyle olmuyormuş. Boya kalkmasa da bandın izi çıkıyormuş. Bu kısımları yine yüzeysel olarak bir iki pıst ile boyadım tabi. Bu da ilave tecrübe olarak haneye eklendi. En azından 2-3 saat geçmeden gerekirse dokunmamak gerekiyor.
Bu arada tüm bu işlemler ortalama 4-5 saat sürdü. Hatasız ve tecrübeli bir şekilde en fazla 2-3 saatinizi alır diye düşünüyorum. Bundan sonraki paylaştığım fotoğrafları biraz geç saatlerde çektim çünkü iş bittiğinde çalıştığım yere ağaçların gölgeleri parçalı halde vuruyordu ve kareler konuyla ilgili çok bir şey vermiyordu, şu fotoğraftaki gibi.
Çok bir şey anlaşılmıyor haliyle. O yüzden bir de şöyle bir öncesi/sonrası görseli de paylaşayım.
Yorucu olduğu kadar zevkli ve ekonomik bir iş oldu kendimce... Asistanım bile dinlencede gördüğünüz gibi...
İşin şakası düşündüğümden daha güzel bir şey çıktı ortaya. Bahsettiğim hatalar olmasaydı daha da güzel şeyler çıkardı ki o yüzden bunları özellikle belirtmek istedim, sizler uygularken yardımcı olur umarım. Başa gelebilecek tüm olumsuzlukları ben hepinizin adına bir seferde tecrübe ettiğim için inanın hepiniz kolaylıkla bu tarz işlemleri uygulayabilirsiniz, korkmadan olaya girişmek gerekiyor sadece. Böylelikle hem ekonomi yapar hem de guzunuza yeni bir görünüş kazandırabilirsiniz.
Alırım bi' maşallahınızı...
Yan aynalar ve arka tampon maceralarımızda görüşmek üzere...