Arkadaşlar bildiğiniz gibi Subaru birkaç çeşit awd sistemi kullanıyor.
1- Manuel vitesli araçlarda (STI hariç), viskoz tipi lsd
2- Bazı otomatik vitesli araçlarda (4EAT ve CVT) ATS
3- Bazı otomatik vitesli araçlarda (5EAT ve 2006-2008 2.5 XT Forester 4EAT) VTD
4- STI modellerinde DCCD (manuel kontrol fonksiyonu da eklenmiş VTD)
Bu sistemlerin + ve - yönleri, hangisinin sizin aracınızda bulunduğu, teknik özellikleri vb. gibi bir konuda bir forum açalım isterim. Bu konuda bilgisi olan arkadaşlarla yapacağımız yorumlarla bu forumu ilginç, keyif verici ve yararlı hale getirebiliriz diye düşünüyorum. Sonuçta Subaru araçların boxer motor ile birlikte ve belki de en önemli özelliği bu sistemler.
Manuel vitesli Impreza'lar için sürekli %50 - %50. Çünkü bu araçlarda elektronik yönetim sistemi yok. Orta diferansiyel viskoz lsd.
4EAT otomatik şanzımanlı olanlarda default %60 ön - %40 arka. Sürüş esnasında % 50 -%50 ile %100 ön - % 0 arka arasında sürüş şartları (viraj,yokuş,tam gaz, ekonomi sürüşü vb.) ve tekerlek tutunma kayıplarına göre ayar yapabiliyor sizin araç.
4EAT otomatik orta diferansiyel çoklu plakalı kavrama ve elektronik yönetimli. Elektronik yönetim ünitesi yönetiminde plakalar üzerindeki hidrolik basınç arttırılarak veya eksiltilerek bu plakaların birbirini daha çok kavraması ya da tam tersi şeklinde çalışıyor. Hidrolik basınç maksimuma çıkarıldığında plakalar tam kavrıyor ve aktarım % 50 - % 50 oluyor. Çalışma mantığı bir debriyaj seti gibi. Debriyajı tam bırakırsanız güç aktarımı tamdır ama debriyaja bastıkça güç aktarımı azalır. Elektronik kumandalı çok plakalı bir dabriyaj seti diyebiliriz.
2007 Impreza 2.0R'ın ön ve arka diferansiyelleri klasik açık tip diferansiyel. Ayrıca araçta elektronik bir patinaj kontrol sistemi de yok. Bu sebeple aynı aks üzerinde patinaj yapan tekerleği frenleyerek, diğerine güç aktarabilecek bir donanım yok. Sadece orta diferansiyel üzerinden bir akstan diğerine güç transfer edebilme fonksiyonu var. Verdiğin örnekteki gibi, eğer her iki aksında da birer tekerleğin patinaja düşmüşse, sistem gücü (sınırları dahilinde) iki aks arasında sürekli ayarlayarak herhangi bir aks üzerinde tutunma arayacaktır. Böyle birşey pratikte olmaz ama, her iki akstaki birer tekerleğinde sürtünmenin (tutunmanın) sıfır olduğunu varsayarsak, hareket etmen mümkün değil. Bu varsayımda hareket edebilmen için örneğin arka aksında lsd diferansiyel ya da patinaj kontrol sistemine sahip olman gibi durumlar gerekir.
Manuel vitesli impreza 2,0r aracında orta diferansiyel olarak viskoz (yani birçeşit likit-yağ) lsd (limitli kilitli) diferansiyel vardır. Normal durumlarda (yani tüm tekerleklerin yere güzel tutunduğu, patinaj yapmadığı) ön-arka aks güç dağılımı % 50 - % 50 dir. Eğer tekerleklerden biri patinaja düşerse, dizaynı gereği, akslardaki dönüş hızı farkından dolayı, bu yağdaki sürtünme artacak ve buda ısınmasını ve mekanik olarak bu yağın sertleşmesini sağlayacaktır. (bu sıvının özelliği bu) Sertleşen yağ ön ve arka aksı birbirine daha sıkı irtibatlayacak ve bir aksın diğerinden daha fazla dönmesini engelleyecek, ya da diğer bir deyişle gücü patinaj yapan yerine yapmayana daha çok aktaracaktır.
Artılar eksiler
1- Senin manuel vitesli modelinin sportif kullanım hisleri daha yüksek ve zevklidir.
2- Otomatik modellerdeki araçların elektronik yönetimli sistemlerinin verdiği tepkiler çok daha hızlıdır. Bu yüzden zorlu yol koşullarında güvenliğe yönelik artıları daha fazladır.
2009 model Subaru Impreza AT ile 2009 Subaru Legacy AT araçların hem şanzımanları hem de awd sistemleri arasında bir fark yok. Tabi Legacy 2.0lt araçtan bahsediyorum.
Yalnız 2009 Legacy'ye VDC sistemi (ESP) eklenmişti. Bu sistem direk awd ile ilgili değilse bile, Bu sistemin desteği ile Legacy gücü sadece ön-arka aks arasında değil, sağ ve sol tekerlekler arasında da dağıtabiliyor. 3 tekerleği havaya kaldırsanız, tek tekerleğe gücü iletebilir.
Yanılmıyorsam Impreza'nın üst versiyonlarına da 2010 da VDC eklenmişti. Eğer doğru hatırladıysam bu araçlar da aynı özelliğe sahiptir.
2009 Imreza ile 2008 Legacy'nin sistemleri ise birebir aynı diyebiliriz.
Subaru Awd sistemi bir güvenlik elemanıdır. VDC de bir güvenlik elemanıdır. Her ikisinden birinin varlığı hiçbirinin olmamasından daha iyidir. Ama ikisi bir aradayken Dünya'nın en güvenli sistemlerinden birisi oluyor. Ayrıca VDC'nin varlığı Symmetrical Awd'yi daha kapasiteli hale getiriyor.
AWD ve VDC her ikisi de güvenlik sistemi ama faydalı olduğu yerler tamamen aynı değil. Örneğin AWD sistemi performanslı kullanımlarda gücü en iyi tutunan aksa göndererek, patinaj ve dolayısıyla oluşacak tutunma kayıplarını önlemeye çalışır. Yani AWD gücü kullanarak ve dağıtarak güvenliği sağlamaya çalışır. VDC ise gücü dağıtarak bile sağlanamayan güvenliği, gücü keserek ve gerektiğinde tek bir tekerleğe bile bağımsız fren uygulayarak sağlamaya çalışır. AWD aracın rotasında düzeltme yapamaz ama VDC direksiyona müdahale etmeden araç rotasında kinetik enerjinin yardımını kullanarak düzeltme yapabilir.
VDC, ESP, VSA vb. adı ne olursa olsun, varlığı bence gereklidir. Subaru'daki gibi kaliteli bir awd sistemi ile birlikte ise çok lezzetli olur.
Subaru impreza all wheel drive 4 wheel drive test against BMW1
Bu video'nun gerçekliğine inanabilirsiniz. Thatcham İngiltere'de kurulu bağımsız bir test kuruluşu. Sadece Subaru'yu değil, Avrupa'da satılan her markanın güvenliğini test edip bu şekilde yayınlıyorlar. Bu video Subaru ya da rakipleri tarafından yapılmış bir video değil. Testin niteliği standart bir geyik testi. Adı neden geyik testi? Çünkü bu tip kazaların en çok İsveç otobanlarında meydana gelmesinden dolayı. İsveç'te yaşayan iri ve ağır cins geyiklerin sık sık otobanlarda sürücülerin karşısına çıkması ve sürücülerin kaçınma manevrası yaparken arabalarını devirmeleri sonucunda, otomobil otoriteleri farkına vardı ki, otomobili devirmek 50 km/s hızda sanılandan çok kolay birşey. Bu testin yaygın yapılmaya başlaması sonucunda Mercedes 1. jenerasyon A serisini piyasadan çekmek ve daha sonra hepsinde ESP'yi standart yaparak tekrar piyasaya sürmek zorunda kalmıştı.
Not; awd aracınızda gaz vermeyi bırakırsanız ve fren yaparsanız awd'nin neredeyse tüm katkılarını yok edersiniz. Yani aracınız klasik bir araç gibi sadece şase ve süspansiyon ayar ve dengelerine kalır...
ESp'nin yaptığı en önemli katkı, normal sürücülerin ayak freni ile yapamayacağı hassasiyette freni bilgisayarın yapması üzerine kurulmuştur.
Size bir örnek vereyim; sert bir şekilde viraja girdiniz. sizin ATS awd sisteminizin vereceği tepki burun çekişini arttırmak için gücün çoğunu ön aksa yönlendirmek olacak. (ATS'nin dizaynı bu) ön tekerleklerinizin ani bir buz kütlesine denk geldiğini düşünün. Aracınızın burnu viraj dışına doğru kaymaya başlayacak. Sizin sistem bu durumda gücün %50'ye kadar olanını arkaya göndererek ön tekerlerdeki patinajı azaltmaya ve tekerleklerin yeri tutabilmesine çalışacak. Ama sizin de söylediğiniz gibi normal sürücüler bu durumda gaz keserek ve frene basarak ölümcül bir hata yapar. Çünkü siz gaz kestiğiniz anda awd'nin gücü dağıtarak tutunma çabalarını sıfırlarsınız. Peki sonra? Sizi kim kurtaracak bu durumdan? Yanlış anlamayın lütfen, ben de normal bir sürücüyüm. Çünkü şehir içerisinde, kalabalık bir yaya ve araç trafiğinde, bariyerlere yarım metre mesafede araç sürerken hep endişe ederim. Ama halka kapalı test parkurlarında o kadar güzel test edip, anlıyorsunuz ki ne yapmanız gerektiğini ya da neyin ne kadar katkısı olduğunu? Neyse örneğe devam edelim. Eğer aracınızda ESP olsaydı, aracın henüz yere tutunan arka tekerleklerden sadece viraj içinde kalanına çok sert ve kısa bir fren uygulayacaktı. (hiçbir awd'nin ya da sürücünün yapamayacağı şekilde) Ve bu fren kinetik enerjinin de yardımı ile aracın burnunu tekrar virajın içerisine çekecekti (ön tekerlekler kalen sıfır tutunmada olsa bile)
Bu sadece bir örnek, size yüzlerce değişik pozisyondan örnek verebilirim. İnanın sürüş güvenliği konusunda çok derin bilgilerim var. Bana inanabilirsiniz.
Hiçbir zaman unutmayın; kaliteli awd sistemleri performans altında güvenliğe katkıda bulunabilirler. Yani siz zeminin problemli olduğunu anlayıp, gaz kesene kadar geçen sürede sizin önden çekişli ya da arkadan itişli araçlardan daha zor kontrolü kaybetmenizi sağlayabilirler. Ama kontrolü bir defa kaybolmuş bir araçta, hele de normal bir sürücü şehir içinde kullanırken gaz kesip, fren yapacağı için ESP'nin yerine hiçbirşey geçemez. Çünkü siz freni hatalı bile yapsanız, o düzeltir doru uygular, siz yanlış gazamı yüklendiniz, o keser ve gerektiği kadar verir.
Gerçek awd araçlarda virajda sıkıntı başladığında gaz kesip, fren yapmak yerine gazı azaltarak aracın tutunabileceği aralığı bulmasına çalışmak lazımdır. AMA BUNU İLERİ SÜRÜCÜLÜK TEKNİKLERİ EĞİTİMİ ALMADAN VE TRAFİĞE KAPALI ALANLAR DIŞINDA ASLA VE ASLA DENEMEYİNİZ.
Aşağıdaki video'da aynı aracın ESP'li ve ESP'siz versiyonlarının testini görebilirsiniz. Sürücünün profesyonel olduğunu da unutmayın.
Citroen Nemo rolls over in Which? tests
1- Manuel vitesli araçlarda (STI hariç), viskoz tipi lsd
2- Bazı otomatik vitesli araçlarda (4EAT ve CVT) ATS
3- Bazı otomatik vitesli araçlarda (5EAT ve 2006-2008 2.5 XT Forester 4EAT) VTD
4- STI modellerinde DCCD (manuel kontrol fonksiyonu da eklenmiş VTD)
Bu sistemlerin + ve - yönleri, hangisinin sizin aracınızda bulunduğu, teknik özellikleri vb. gibi bir konuda bir forum açalım isterim. Bu konuda bilgisi olan arkadaşlarla yapacağımız yorumlarla bu forumu ilginç, keyif verici ve yararlı hale getirebiliriz diye düşünüyorum. Sonuçta Subaru araçların boxer motor ile birlikte ve belki de en önemli özelliği bu sistemler.
Manuel vitesli Impreza'lar için sürekli %50 - %50. Çünkü bu araçlarda elektronik yönetim sistemi yok. Orta diferansiyel viskoz lsd.
4EAT otomatik şanzımanlı olanlarda default %60 ön - %40 arka. Sürüş esnasında % 50 -%50 ile %100 ön - % 0 arka arasında sürüş şartları (viraj,yokuş,tam gaz, ekonomi sürüşü vb.) ve tekerlek tutunma kayıplarına göre ayar yapabiliyor sizin araç.
4EAT otomatik orta diferansiyel çoklu plakalı kavrama ve elektronik yönetimli. Elektronik yönetim ünitesi yönetiminde plakalar üzerindeki hidrolik basınç arttırılarak veya eksiltilerek bu plakaların birbirini daha çok kavraması ya da tam tersi şeklinde çalışıyor. Hidrolik basınç maksimuma çıkarıldığında plakalar tam kavrıyor ve aktarım % 50 - % 50 oluyor. Çalışma mantığı bir debriyaj seti gibi. Debriyajı tam bırakırsanız güç aktarımı tamdır ama debriyaja bastıkça güç aktarımı azalır. Elektronik kumandalı çok plakalı bir dabriyaj seti diyebiliriz.
2007 Impreza 2.0R'ın ön ve arka diferansiyelleri klasik açık tip diferansiyel. Ayrıca araçta elektronik bir patinaj kontrol sistemi de yok. Bu sebeple aynı aks üzerinde patinaj yapan tekerleği frenleyerek, diğerine güç aktarabilecek bir donanım yok. Sadece orta diferansiyel üzerinden bir akstan diğerine güç transfer edebilme fonksiyonu var. Verdiğin örnekteki gibi, eğer her iki aksında da birer tekerleğin patinaja düşmüşse, sistem gücü (sınırları dahilinde) iki aks arasında sürekli ayarlayarak herhangi bir aks üzerinde tutunma arayacaktır. Böyle birşey pratikte olmaz ama, her iki akstaki birer tekerleğinde sürtünmenin (tutunmanın) sıfır olduğunu varsayarsak, hareket etmen mümkün değil. Bu varsayımda hareket edebilmen için örneğin arka aksında lsd diferansiyel ya da patinaj kontrol sistemine sahip olman gibi durumlar gerekir.
Manuel vitesli impreza 2,0r aracında orta diferansiyel olarak viskoz (yani birçeşit likit-yağ) lsd (limitli kilitli) diferansiyel vardır. Normal durumlarda (yani tüm tekerleklerin yere güzel tutunduğu, patinaj yapmadığı) ön-arka aks güç dağılımı % 50 - % 50 dir. Eğer tekerleklerden biri patinaja düşerse, dizaynı gereği, akslardaki dönüş hızı farkından dolayı, bu yağdaki sürtünme artacak ve buda ısınmasını ve mekanik olarak bu yağın sertleşmesini sağlayacaktır. (bu sıvının özelliği bu) Sertleşen yağ ön ve arka aksı birbirine daha sıkı irtibatlayacak ve bir aksın diğerinden daha fazla dönmesini engelleyecek, ya da diğer bir deyişle gücü patinaj yapan yerine yapmayana daha çok aktaracaktır.
Artılar eksiler
1- Senin manuel vitesli modelinin sportif kullanım hisleri daha yüksek ve zevklidir.
2- Otomatik modellerdeki araçların elektronik yönetimli sistemlerinin verdiği tepkiler çok daha hızlıdır. Bu yüzden zorlu yol koşullarında güvenliğe yönelik artıları daha fazladır.
2009 model Subaru Impreza AT ile 2009 Subaru Legacy AT araçların hem şanzımanları hem de awd sistemleri arasında bir fark yok. Tabi Legacy 2.0lt araçtan bahsediyorum.
Yalnız 2009 Legacy'ye VDC sistemi (ESP) eklenmişti. Bu sistem direk awd ile ilgili değilse bile, Bu sistemin desteği ile Legacy gücü sadece ön-arka aks arasında değil, sağ ve sol tekerlekler arasında da dağıtabiliyor. 3 tekerleği havaya kaldırsanız, tek tekerleğe gücü iletebilir.
Yanılmıyorsam Impreza'nın üst versiyonlarına da 2010 da VDC eklenmişti. Eğer doğru hatırladıysam bu araçlar da aynı özelliğe sahiptir.
2009 Imreza ile 2008 Legacy'nin sistemleri ise birebir aynı diyebiliriz.
Subaru Awd sistemi bir güvenlik elemanıdır. VDC de bir güvenlik elemanıdır. Her ikisinden birinin varlığı hiçbirinin olmamasından daha iyidir. Ama ikisi bir aradayken Dünya'nın en güvenli sistemlerinden birisi oluyor. Ayrıca VDC'nin varlığı Symmetrical Awd'yi daha kapasiteli hale getiriyor.
AWD ve VDC her ikisi de güvenlik sistemi ama faydalı olduğu yerler tamamen aynı değil. Örneğin AWD sistemi performanslı kullanımlarda gücü en iyi tutunan aksa göndererek, patinaj ve dolayısıyla oluşacak tutunma kayıplarını önlemeye çalışır. Yani AWD gücü kullanarak ve dağıtarak güvenliği sağlamaya çalışır. VDC ise gücü dağıtarak bile sağlanamayan güvenliği, gücü keserek ve gerektiğinde tek bir tekerleğe bile bağımsız fren uygulayarak sağlamaya çalışır. AWD aracın rotasında düzeltme yapamaz ama VDC direksiyona müdahale etmeden araç rotasında kinetik enerjinin yardımını kullanarak düzeltme yapabilir.
VDC, ESP, VSA vb. adı ne olursa olsun, varlığı bence gereklidir. Subaru'daki gibi kaliteli bir awd sistemi ile birlikte ise çok lezzetli olur.
Subaru impreza all wheel drive 4 wheel drive test against BMW1
Bu video'nun gerçekliğine inanabilirsiniz. Thatcham İngiltere'de kurulu bağımsız bir test kuruluşu. Sadece Subaru'yu değil, Avrupa'da satılan her markanın güvenliğini test edip bu şekilde yayınlıyorlar. Bu video Subaru ya da rakipleri tarafından yapılmış bir video değil. Testin niteliği standart bir geyik testi. Adı neden geyik testi? Çünkü bu tip kazaların en çok İsveç otobanlarında meydana gelmesinden dolayı. İsveç'te yaşayan iri ve ağır cins geyiklerin sık sık otobanlarda sürücülerin karşısına çıkması ve sürücülerin kaçınma manevrası yaparken arabalarını devirmeleri sonucunda, otomobil otoriteleri farkına vardı ki, otomobili devirmek 50 km/s hızda sanılandan çok kolay birşey. Bu testin yaygın yapılmaya başlaması sonucunda Mercedes 1. jenerasyon A serisini piyasadan çekmek ve daha sonra hepsinde ESP'yi standart yaparak tekrar piyasaya sürmek zorunda kalmıştı.
Not; awd aracınızda gaz vermeyi bırakırsanız ve fren yaparsanız awd'nin neredeyse tüm katkılarını yok edersiniz. Yani aracınız klasik bir araç gibi sadece şase ve süspansiyon ayar ve dengelerine kalır...
ESp'nin yaptığı en önemli katkı, normal sürücülerin ayak freni ile yapamayacağı hassasiyette freni bilgisayarın yapması üzerine kurulmuştur.
Size bir örnek vereyim; sert bir şekilde viraja girdiniz. sizin ATS awd sisteminizin vereceği tepki burun çekişini arttırmak için gücün çoğunu ön aksa yönlendirmek olacak. (ATS'nin dizaynı bu) ön tekerleklerinizin ani bir buz kütlesine denk geldiğini düşünün. Aracınızın burnu viraj dışına doğru kaymaya başlayacak. Sizin sistem bu durumda gücün %50'ye kadar olanını arkaya göndererek ön tekerlerdeki patinajı azaltmaya ve tekerleklerin yeri tutabilmesine çalışacak. Ama sizin de söylediğiniz gibi normal sürücüler bu durumda gaz keserek ve frene basarak ölümcül bir hata yapar. Çünkü siz gaz kestiğiniz anda awd'nin gücü dağıtarak tutunma çabalarını sıfırlarsınız. Peki sonra? Sizi kim kurtaracak bu durumdan? Yanlış anlamayın lütfen, ben de normal bir sürücüyüm. Çünkü şehir içerisinde, kalabalık bir yaya ve araç trafiğinde, bariyerlere yarım metre mesafede araç sürerken hep endişe ederim. Ama halka kapalı test parkurlarında o kadar güzel test edip, anlıyorsunuz ki ne yapmanız gerektiğini ya da neyin ne kadar katkısı olduğunu? Neyse örneğe devam edelim. Eğer aracınızda ESP olsaydı, aracın henüz yere tutunan arka tekerleklerden sadece viraj içinde kalanına çok sert ve kısa bir fren uygulayacaktı. (hiçbir awd'nin ya da sürücünün yapamayacağı şekilde) Ve bu fren kinetik enerjinin de yardımı ile aracın burnunu tekrar virajın içerisine çekecekti (ön tekerlekler kalen sıfır tutunmada olsa bile)
Bu sadece bir örnek, size yüzlerce değişik pozisyondan örnek verebilirim. İnanın sürüş güvenliği konusunda çok derin bilgilerim var. Bana inanabilirsiniz.
Hiçbir zaman unutmayın; kaliteli awd sistemleri performans altında güvenliğe katkıda bulunabilirler. Yani siz zeminin problemli olduğunu anlayıp, gaz kesene kadar geçen sürede sizin önden çekişli ya da arkadan itişli araçlardan daha zor kontrolü kaybetmenizi sağlayabilirler. Ama kontrolü bir defa kaybolmuş bir araçta, hele de normal bir sürücü şehir içinde kullanırken gaz kesip, fren yapacağı için ESP'nin yerine hiçbirşey geçemez. Çünkü siz freni hatalı bile yapsanız, o düzeltir doru uygular, siz yanlış gazamı yüklendiniz, o keser ve gerektiği kadar verir.
Gerçek awd araçlarda virajda sıkıntı başladığında gaz kesip, fren yapmak yerine gazı azaltarak aracın tutunabileceği aralığı bulmasına çalışmak lazımdır. AMA BUNU İLERİ SÜRÜCÜLÜK TEKNİKLERİ EĞİTİMİ ALMADAN VE TRAFİĞE KAPALI ALANLAR DIŞINDA ASLA VE ASLA DENEMEYİNİZ.
Aşağıdaki video'da aynı aracın ESP'li ve ESP'siz versiyonlarının testini görebilirsiniz. Sürücünün profesyonel olduğunu da unutmayın.
Citroen Nemo rolls over in Which? tests