Skyactiv 14.1 Sıkıştırma Oranının Uzun Vadeli Etkileri

chacha

Katılımcı
Mesajlar
293
Konum
Ankara
Araç Markası
2014 Mazda 3 Power
Araç Renk ve Tip
Kırmızı - HB
[member=34]mtutun[/member] abimizin açıklamalarını ilgiyle ve zevkle okudum, hatta bu konuda şirkette arkadaşlar arasında ufak çaplı da bir tartışma başlattım. Bu arkadaşlardan birisi 3.20d sahibi, diğeri de CLA 200.

Şimdi bu sıkıştırma oranının yüksekliğine karşı argümanları şu şekilde oldu, 14:1 gibi yüksek sıkıştırma oranlı içten yanmalı 4 zamanlı bir motorun, yüksek performanslı kullanımda vuruntu yapma ihtimalinin arttığı ve bunun da gelecekte motor arızası olarak geri döneceği yönündeydi.

Web'den bulduğum bir kaç makalede de benzer sonuçlar verilmiş.(dizel motorlar için verilmiş bu bilgi)

"Sıkıştırma oranının çok yükseltilmesi, çevrim
veriminin azalmasına ve sürtünmeden kaynaklanan
güç kayıplarının artmasına neden olmaktadır."
(Stone, 1989; Bhattacharyya, 2000).

Şimdi bir soru ile nihayetlendirmek istiyorum yazıyı. Mazda, halihazırda literatüre geçmiş olan Skyactiv teknoloji paketi ile geliştirdiği 14:1 gibi yüksek sıkıştırma oranının uzun vadeli etkileri konusunda mutlaka araştırma da yapmıştır. Ancak bu araştırmaların sonuçlarının deneysel olarak ispatları var mıdır?

Mesela skyactiv benzinli 1,5 motorun 250 bin km sonraki verimliliği ve sağlamlığını garanti edebiilr mi Mazda?

Özetle, skyactiv'in dezavantajları nelerdir?
 

mtutun

Üstad
Mesajlar
1,897
Konum
Bakırköy
Araç Markası
2018 Subaru Levorg
http://www.mazdagaraj.com/kompresyon-testi-ile-sikistirma-orani-arasindaki-fark-t762.0.html

Yukarıdaki yazılarımda fark ettiysen, Mazda'nın zoru seçtiğini söylemiştim. Yani turbo şarj ünitesi eklemek gibi bir kolaycılığa kaçmadan, kendi mühendislik hareket tarzlarını belirlediler. Arkadaşlarının düşünce tarzı belli bir ölçüye kadar doğru ama çok muhafazakar bir bakış açısı. Otomobil mühendisliği bunun çok üzerine çıktı teknik olarak. Artık bu konu yapılabilir mi? diye değil, yapılmalı mı? Fizibıl olur mu? şeklinde...

BMW ve Mercedes kullanıcısı arkadaşlarından bahsettiğin için örnek onlardan vereyim. Bu markaların da 14:1 sıkıştırma oranı veya yakın seviyede benzinli motorları var ve çok yüksek performansla kullanılıyorlar. Hatta hiçbir yol aracının kullanılamayacağı performansla sorunsuz kullanılıyorlar. Mercedes ve BMW F1 motorları!

Yani buradaki esas soru arkadaşlarının sorduğu soru değil aslında. 14:1 sıkıştırma oranı 95 oktan benzin ile sağlanabilir mi? İşte bunu Dünya'da Mazda'dan başka şu an için yapabilen ve/veya yapmayı planlayan yok henüz.

[member=34]mtutun[/member] abimizin açıklamalarını ilgiyle ve zevkle okudum, hatta bu konuda şirkette arkadaşlar arasında ufak çaplı da bir tartışma başlattım. Bu arkadaşlardan birisi 3.20d sahibi, diğeri de CLA 200.

Şimdi bu sıkıştırma oranının yüksekliğine karşı argümanları şu şekilde oldu, 14:1 gibi yüksek sıkıştırma oranlı içten yanmalı 4 zamanlı bir motorun, yüksek performanslı kullanımda vuruntu yapma ihtimalinin arttığı ve bunun da gelecekte motor arızası olarak geri döneceği yönündeydi.

Web'den bulduğum bir kaç makalede de benzer sonuçlar verilmiş.(dizel motorlar için verilmiş bu bilgi)

"Sıkıştırma oranının çok yükseltilmesi, çevrim
veriminin azalmasına ve sürtünmeden kaynaklanan
güç kayıplarının artmasına neden olmaktadır."
(Stone, 1989; Bhattacharyya, 2000).

Şimdi bir soru ile nihayetlendirmek istiyorum yazıyı. Mazda, halihazırda literatüre geçmiş olan Skyactiv teknoloji paketi ile geliştirdiği 14:1 gibi yüksek sıkıştırma oranının uzun vadeli etkileri konusunda mutlaka araştırma da yapmıştır. Ancak bu araştırmaların sonuçlarının deneysel olarak ispatları var mıdır?

Mesela skyactiv benzinli 1,5 motorun 250 bin km sonraki verimliliği ve sağlamlığını garanti edebiilr mi Mazda?

Özetle, skyactiv'in dezavantajları nelerdir?
 

mtutun

Üstad
Mesajlar
1,897
Konum
Bakırköy
Araç Markası
2018 Subaru Levorg
Tabi ki Mazda bu konuda önce fabrika, daha sonra da çok uzun yol testleri yapmıştır. Bunlar olumlu sonlanmadan zaten bir ürünü piyasaya hiçbir üretici vermez. Ve milyon kilometre yapılan testlerden bahsediyorum. Ayrıca Skyactiv makine ilk olarak ABD'de 2011 yılında bir önceki kasa Mazda 3'de piyasaya sürüldü. Avrupa'da da CX-5 ile 2012'de piyasaya sürüldü. Yani ABD'de 4, Avrupa'da 3 yıldır yüzbinlerce araç üzerinde kullanılıyor. İnternette araştırma yapıldığında görüleceği üzere, kayda değer bir sıkıntı yok makinalarla ilgili. Her zamanki Mazda kalitesi ile motor problemleri yok denecek seviyede...
 

mtutun

Üstad
Mesajlar
1,897
Konum
Bakırköy
Araç Markası
2018 Subaru Levorg
Arkadaşlarının söylediği vuruntu ihtimali ve bundan dolayı motor ömrünün sınırlı olması çok geçerli bir argüman değil. Bak neden?

Vuruntu yakıtın kontrolsüz yanmasıdır, yani erken tutuşması sonucu oluşan mekanik strestir. Piston henüz yukarı hareketini tamamlamamışken yakıt kendiliğinden erken tutuşursa, piston üzerinde sübaplar ve hatta ekzantrik mili üzerinde planlanmayan bir mekanik yük oluşur. Bunun sürekliliği halinde de ağır motor hasarları meydana gelebilir. Normal olarak buji ateşleyene kadar yakıtın alev almaması ve buji zamanlaması ile kontrollü yanması gereklidir.

Vuruntu oluşması için bazı farklı sebepler vardır. Bunlardan en önemlisi yakıt kalitesi ve oktan sayısı. Benzinin oktan sayısı tutuşmaya dayanıklılığını gösterir. Oktan ne kadar yüksekse, benzin ısı ve basınç altında kendiliğinden tutuşmaya o kadar dayanıklıdır.

Aynı zamanda erken tutuşma için yanma odası sıcaklık seviyesi de önemlidir. Bu durumda alınan havanın ısısı da önemli bir etkendir. Yakıtı ne kadar sıkıştırırsanız, o kadar da ısıtırsınız. Demek ki, sıkıştırma oranı da yakıtın ısınması için önemlidir. Yani ne kadar yüksek sıkıştırma oranı, o kadar yüksek yanma odası sıcaklığı ve vuruntu riski.

Bu yönüyle arkadaşların haklı gibi görünse de, yılların Mazda'sının ve motor teknolojilerinde bu kadar ünlü ve sorunsuz bir markanın içten yanmalı motorun icadından beri ortada duran bir mühendislik limitini bilmeden veya ihmal ederek dizayn ve üretim yaptığını düşünmek hukukçuların deyimiyle abesle iştigal olacaktır.

Daha önce dediğim gibi de, zaten 14:1 sıkıştırma oranı çözülememiş ve bu oran ile üretim yapılamamış da değildi. Sadece 100 oktan benzin kullanılan F1 araçlarında bu teknik, benzin oktan sayısına güvenilerek kullanılıyordu.

Mazda ise bunu sıradan benzin istasyonlarında bulabileceğiniz, sıradan 95 oktan benzin ile sağlayabilen ilk firma oldu. Aslında bu kısmı yazmak istemiyorum nasıl yaptılar diye? Çünkü internet Mazda'nın bunu nasıl yaptığını açıkladığı bir sürü makale ve video ile dolu. Bunlardan merak ediliyorsa rahatlıkla bakılabilir. Ben özetle şöyle ifade edeyim ki;

Mazda gerçekten küçük görünen ama çok yenilikçi bazı mühendislik detayları ile, yanma odası sıcaklığını benzinini oktanına güvenmeden düşük tutmanın yollarını aramış ve bulmuş. Yani F1'deki gibi, yüksek yanma odası ısılarına dayanabilen özel benzin kullanımı yerine, normal benzin kullanıp, yakıt ısısını düşük tutmanın yollarını keşfetmişler. Örneğin özel ve daha uzun bir eksoz sistemi ile eksoz gazlarını soğutmayı başarmışlar. Böylece EGR valfi tarafından emisyon değerlerini düşürmek için yanma odasına geri gönderilen bir miktar eksoz gazını soğutucu olarak kullanmışlar. Yine piston başlarının şeklini özel olarak dizayn ederek, yakıtın sıkıştırma esnasında kendiliğinden alev almasının önüne geçmişler vb...

Dediğim gibi arkadaşlarına bu konudaki videoları seyrettirmeni tavsiye ederim. Mazda Skyactiv'in başarısını, verimliliğini tartışmak için artık çok geç. Hem deney hem de yol ortamında kendini inkar edilemez şekilde ispat etmiş, ödüllü bir teknoloji.

Ayrıca; vuruntu sebebi sıkıştırma oranı değildir, sıkıştırma oranı ile elde edilen yüksek yakıt basıncıdır. Arkadaşlarının sahip oldukları markalarda veya diğer markalardaki turbo makinaları performanslı kullandığında yanma odası içindeki yanma öncesi yakıt basıncı Skyactiv üzerine çıkar. Zaten çıkmasa turbo makine ekstra güç özelliği sunamaz.

Bildiğiniz gibi turbo küçük hacimli motorlarla ilgili en büyük şikayetlerden birisi doğrusal artmayan güç üretimidir. Yani turbonun tam performans göstermedikleri devirde yetersiz güç ve tam performans gösterdiği devirde de güç patlaması. Skyactiv'in bence en büyük avantajı belli devirlerde değil, her devirde yakıtı yüksek basınca ulaştırabilmesi ve böylece yüksek basınçtan gelen gücü ve ekonomiyi tüm devirlerde doğrusal sunabilmesidir.

özetle; eğer sorun yüksek performanslı kullanımda yükselen yanma odası sıcaklığı sebebiyle vuruntu olma ihtimali olsa, bence bu turbo makinalarda çok daha fazla karşımıza çıkacak bir problem olacaktı.

Ama dediğim gibi, Mazda, BMW, Mercedes ve diğerlerinin artık böyle çok iyi bilinen bir sıkıntıyı hesap edememe veya çözüm üretememelerini düşünmek pek doğru olmaz.

Mazda çözümleri haricinde örneğin BMW'nin valvetronic sistemi yüksek devirlerde ekzantrik mili ile sübap zamanlamasını ve overlap süresini (yani emme ve eksoz sübaplarının beraber açık kalma süresini) knock sensörü datalarını da dikkate alarak yeniden ayarlayabilir.

Motor yönetim teknolojisi artık o kadar ileri ki, biz artık problemleri değil, bunların mühendislik anlamında aşılma tercihleri ve yatırımlarını konuşmalıyız.

Bilmiyorum soruna çok mu karışık ve uzun yanıt verdim ama, benim fikrime göre, turbo bir motorun 250.000 km'deki durumu ve problem/masraf çıkarma durumu, Skyactiv bir makinaya göre çok daha fazla risklidir.

Ve bunu hem Skyactiv makinaya, hem de arkadaşının makinasına sahip biri olarak objektiflik içinde söylüyorum.
 

mtutun

Üstad
Mesajlar
1,897
Konum
Bakırköy
Araç Markası
2018 Subaru Levorg
Valla ben yazdım Gonzales. Sen şimdi istediğin gibi böl, kes, yapıştır...

Oğuzhan' Alıntı:
Bunu başka bir başlık açıp yanıt ararsanız daha iyi olur. Konu amacından sapmamış olur :)
 

chacha

Katılımcı
Mesajlar
293
Konum
Ankara
Araç Markası
2014 Mazda 3 Power
Araç Renk ve Tip
Kırmızı - HB
  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan
  • #7
Otomobil mühendisliği bunun çok üzerine çıktı teknik olarak. Artık bu konu yapılabilir mi? diye değil, yapılmalı mı? Fizibıl olur mu? şeklinde...

O zaman konunun bu noktasında şu şekilde özetlersem yanlış olmaz sanırım. Mazda, atmosferik motorlar ile elde edilebilecek yakıt tasarrufu ve verimlilik iyileştirmelerinde diğer firmalardan daha fazla risk almakta ve bu riskin de ne kadar yerinde olduğunu son 3-4 yıllık saha tecrübesi ile kanıtlamaktadır.

Aldığı bu riskin yanında bir çok parametreyi de optimize etmekten geri kalmamaktadır. Örn.
-düşük hacimli motor eğilimi (özellikle TR piyasası için),
-emisyon oranlarındaki yasal zorunluluklar,
-sorunlu parçaları tasarımdan uzak tutmak (turbo besleme),
-yüksek sıkıştırma oranının risklerine karşı daha kaliteli motor malzemesi ve teknolojisi kullanmak,
-düşük oktanlı yakıtlar ile daha yüksek yanma ve performans verileri elde etmek, vs.

Bütün bu motor iyileştirmelerine ek olarak, şaside, aktarım organlarında ve dış dizaynda yapılan iyileştirmeler de Skyactiv felsefesinin sadece "atmosferik motor" adına yapılan değil, bir otomobilin bütün parçaları için tasarlanmış bir geliştirme paketi olduğunu gösteriyor. Bu da zaten genel anlamda bilinen sistem tasarımı yaklaşımının bariz bir örneği bence. Sistemin kendisi, sistemi oluşturan parçaların bütününden daha fazladır/anlamlıdır.
 

mtutun

Üstad
Mesajlar
1,897
Konum
Bakırköy
Araç Markası
2018 Subaru Levorg
Tabi ki senin özetin gibi söylenebilir.

Ben daha da özetlersem; şasinin daha hafif ve aerodinamik olması konusunda ve ekonominin sadece motorlar ile sağlanamayacağı konusunda herkes hemfikir.

Motor kısmında ise Mazda diğerlerinden farklı bakıyor olaya. Diğerleri downsizing peşinde giderken Mazda skyactiv felsefesinin bildiğiniz yöntemleriyle gidiyor.

Downsizing felsefesinde güce ihtiyacınız olmadığında küçük hacmin ekonomisinden düşük devirlerde yararlanılırken, güce ihtiyacınız olduğunda turbo kapasitesi ile bu elde ediliyor ama bu durumda ekonomi 2. planda kalıyor. Aslında kalmıyor da diyebiliriz!

Mazda ise her devir ve performansta muadillere göre daha fazla ekonomi hedefliyor.

Yalnız burada bir başka inancımı da belirtmek isterim. Skyactiv felsefesinin yüksek hacimli motorlarla daha fazla sonuç verdiğini düşünüyorum. Zaten büyük ihtimalle bu sebeple vergilendirmesi motor hacmine göre olmayan Avrupa pazarında 2.0 litre motorun düşük bg (120 bg sanırım) bir versiyonu da var.

O zaman konunun bu noktasında şu şekilde özetlersem yanlış olmaz sanırım. Mazda, atmosferik motorlar ile elde edilebilecek yakıt tasarrufu ve verimlilik iyileştirmelerinde diğer firmalardan daha fazla risk almakta ve bu riskin de ne kadar yerinde olduğunu son 3-4 yıllık saha tecrübesi ile kanıtlamaktadır.

Aldığı bu riskin yanında bir çok parametreyi de optimize etmekten geri kalmamaktadır. Örn.
-düşük hacimli motor eğilimi (özellikle TR piyasası için),
-emisyon oranlarındaki yasal zorunluluklar,
-sorunlu parçaları tasarımdan uzak tutmak (turbo besleme),
-yüksek sıkıştırma oranının risklerine karşı daha kaliteli motor malzemesi ve teknolojisi kullanmak,
-düşük oktanlı yakıtlar ile daha yüksek yanma ve performans verileri elde etmek, vs.

Bütün bu motor iyileştirmelerine ek olarak, şaside, aktarım organlarında ve dış dizaynda yapılan iyileştirmeler de Skyactiv felsefesinin sadece "atmosferik motor" adına yapılan değil, bir otomobilin bütün parçaları için tasarlanmış bir geliştirme paketi olduğunu gösteriyor. Bu da zaten genel anlamda bilinen sistem tasarımı yaklaşımının bariz bir örneği bence. Sistemin kendisi, sistemi oluşturan parçaların bütününden daha fazladır/anlamlıdır.
 

Domestos

JaDeD
Yönetici
Global Moderatör
Mesajlar
53,631
Konum
Aydın-Merkez
Araç Markası
Tabanway
Araç Renk ve Tip
Ten Rengi 41 Numara
Gerek Mustafa abi ve Oğuzhan'ın yazıları, gerekse son video her şeyi açık seçik ortaya koyuyor...

Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler... Konu kilit, pardon sabit... :p
 

Oğuzhan

Aktif
Yönetici
Administrator
Mesajlar
9,969
Konum
Eskişehir-Aydın
Araç Markası
2015 Mitsubishi Lancer
Araç Renk ve Tip
İnci Beyaz Sedan
Gerek Mustafa abi, Özkan ve Oğuzhan'ın yazıları, gerekse son video her şeyi açık seçik ortaya koyuyor...

Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler... Konu kilit, pardon sabit... :p
Mazda normal kullanıcıların anlayabileceği tarzda teknoloji üretmiyor gerçekten. Yapılan teknolojiyi kaba taslak videolardan yazılardan biliyoruz ama onu yorumlamak Mustafa abi gibi bilgi sahibi insanların işi. Bizi bu bilgilerden mahrum bırakmadığı için ayrıca teşekkürler.
 
Üst Alt