Haftasonu İstanbul-Ankara yolculuğu yaptım. Cuma akşamı tek kişi yola çıktım, 90-100 arası çok sakin bir kullanımla gittim. Ortalama tüketim 5.4 litre oldu. Bu yolu otobüs, minibüs, şirket aracı, arkadaş aracı, mazda 626, mazda 3 sedan manuel, mazda 3 hb otomatik, golf, a4, jetta gibi araçlarla defalarca gittim. Koltuklarında en rahat ettiğim araç A4 ile birlikte yeni Mazda 3 oldu. İlginçtir ki CX-5'in koltuğundan sonra showroomda büyük hayal kırıklığı yaratmıştı bende koltuklar. Keşke oturma minderi CX-5'teki kadar uzun olsaydı. Bacakların altını daha iyi doldururdu. Ama gerçekten koltuklar özellikle uzun yolda çok rahatlar ve yorgunluğu büyük ölçüde alıyorlar. Üstelik molayla birlikte 5 saat civarı sürmesine rağmen.
Bose'yi RX-8'de uzun yolda duyamıyordum. Düşük volumde yol sesi bastırıyordu, sesi açınca da rahatsız ediyordu. Tweeter'lar da direkde olduğundan mıdır nedir bir türlü istediğim sesi vermiyordu. Yeni Mazda 3'te bu sıkıntı yok. Gayet temiz bir şekilde ön konsola gömülü hoparlörlerden tizler, kapı içlerinden de baslar geliyor. Yalıtım da daha iyi olunca müzik sistemi beklediğimden daha iyi diyebilirim.
Bu arada infotainment sistemi cep telefonu bağlandığnda kontakları ve son aranan numaraları da aktarıyor. Direk ekrandan seçim yaparak arama yapabiliyorsunuz, güzel olmuş. RX8'de kontakları almıyor arama geldiğinde de sadece numarayı gösterebiliyordu.
Kızılcahamam yakınlarındaki bir mola yerinde durdum. Benim aracın yanında başka bir araç vardı, ben dışarıda beklerken bir süre sonra sahipleri geldi, iki bayan. Yıkamacıya bir bakabilir misiniz diye seslendiler, yıkamacı gitti, şu aracın markası ne Mercedes ise 50 lira kazanacağım dedi bir tanesi. Yıkamacı Mazda dedi, peh deyip gittiler. Artık 50 lira kazanamadığına mı pehledi markayı mı beğenmedi anlamadım ama ilginç bir anı oldu
Yolda özellikle rampa çıkışlarında cruise kontrol olayı can sıkıyor. Şöyleki 120'ye sabitlediniz diyelim, rampalarda o hızı koruyabilmek için 4-5 bin devir civarına çekecek uygun bir vitesi seçiyor. Bu da uzun yolda pek şık olmuyor tabi. Oysa kendim kullandığımda gaza sabit basarak rampaya 120 civarı gelip 90'la çıkarsam hem gürültü duymuyorum hemde zorlamıyorum aracı.
Mustafa abi arabayı almadan lastikleri aldığımdan enterasan olduğumu söyledi ama çok daha büyük bir enterasanlık yapmıştım aslında, Falken'leri Ankara'ya babamlara yollamıştım direk
Araç gelmediğinden bizim binada da koyacak yer olmadığından Ankara'ya yollamıştım. Neden öyle bir saçmalık yaptım bilmiyorum, depo var babamların apartmanda bende 6 ayda bir arabayla gider değiştiririm nolcak demiştim
Lakin bu lastik değiştirme işi tam bir komedi ve gerilim oldu Ankara'da.
Lastikleri alıp civardaki lastikçiye girdik babamla. Sağ arka Dunlop'u söktü, ama bir türlü Falken'i oturtamadı janta. Şu dönerek lastiği janta oturtan zımbırtı tam geçti derken jantın diğer tarafından lastiği atıyordu. Abi lastiğin kenarı çok sert ondan olmuyor dedi. Bende baktım hakikaten sert ve "extra load" ibareli olduğundan normal dedim. Bu baya bir uğraştı bir ara baktım lastiği yaracak. Dedim olmuyorsa bırak, dur abi dedi aldı balyozla lastiğe vurmaya başladı janta geçirmek için. Napıyorsun yahu deyip bıraktırdım, tak eski lastiğimi gidiyorum dedim. Dunlop'u tekrar taktırıp çıktım oradan. Bu arada bagajda tamir kitinin olmadığını farkettim. Bayiyi aradım nasıl olmaz falan dediler valla yok dedim. Yedek lastik yerine koydukları köpükte ona uygun bir yer yapmışlar ama orası boş. 5 dakika sonra aradılar çok özür dileriz burda kalmış sizin kit! Birincisi kit oradaysa neden daha önce aramıyorsun, ikincisi o kit neden bagajdan çıkıyor? Tamam bir ara alırım deyip kapattım, o andaki dert daha büyük olduğundan uğraşmadım. Söküp taktığı arka lastiğe 30 hava bastı bende tekrardan söktüreceğimden birşey demedim. Normalde 33 olması gerekiyor. 150-200m sonra lastik basınç uyarı sistemi öttü. 33'den 30'a düşmesini sensörsüz bir şekilde anlaması hoşuma gitti, sistemi de test etmiş olduk arada
Bu arada içimde bir şüphe de oluştu acaba lastikte gerçekten bir yamuk mu var diye. Distribütör Abdülkadir Özcan'ın Ankara merkez ofisini arayıp durumu anlattım. Çok şaşırdı ve öyle birşey duymadım hiç dedi, büyük bayilerinden birinin telefon ve adresini vererek oraya bekliyoruz dedi. Bayiye girdim lastikleri verdim elimi yüzümü yıkayacak bir yer aradım. Tam bir eziyete dönüşmüştü lastik takma işi. Sonra nasıl takacaklar, hatalı mı vs diye düşünürken aşağı inip bakayım dedim. Çocuk 5 dakikada iki jantı takmıştı bile. Durumu anlattım böyle böyle takamadılar dedim, bir aparat gösterdi ve jant büyük olduğundan takamamıştır bu yoksa dedi. Aferin genç dedim, abi hatta gözümü kapat üçüncüyü öyle takayım bak dedi (millet de hemen bir showman'lik durumuna giriyor iki övünce
) Yok dedim sen gözün açık tak biran önce gideyim
Basit bir lastik takma işi 2-3 saat eziyete dönüştü resmen. Neyseki hallettim, eski lastikleri babamlara bıraktım yaza görüşürüz dedim
Ankara şehir içinde 110 km civarı yaptım. Ortalama tüketim 7.2 oldu şehir içinde. İlginç bir şekilde yanakları daha sert olmasına rağmen Falken'ler, üzerlerindeki Dunlop Sport Maxx TT'ye göre daha konforlu ve sessiz geldi.
Dönüşte eşimle birlikte döndük. Bolu'ya kadar 110, Bolu sonrası 110-130, Gebze'den sonra da iyice sıkıldığımdan limitleri zorlayarak döndüm. Gördümkü limitler kolaylıkla zorlanabiliyor
Ortalama 5.9 litre yaktı. Giderken 5.4 beni şaşırtmadı ama dönüşte +1 yolcu, kış lastikleri ve nispeten daha agresif bir sürüş ile 5.9 yakması sürpriz oldu.
Bu arada Bolu tüneli girişindeki tesisi (HIGHWAY Outlet) civardakiler bildiğiniz Avm olarak kullanıyorlar. Pazar akşamı yer bulamadık öyle diyeyim. İçerisi de curcunaydı. Ama yol üzerinde öyle bir tesis olması güzel tabi.
Araç 1600 km civarı oldu, daha çok erken ama herşeyiyle çok memnunum şu an.