Merhaba Dostlar,
Xedoscan'ın ilk motor-şanzıman bakımının büyük bir kısmını bugün, molalar da dahil 9 saatlik bir çalışma ile tamamlamış bulunmaktayız. Aslında ilk hafta yapılacaktı bu bakım fakat bazı aksiliklerden dolayı ilk defa bir araç aldıktan üç hafta gibi geç bir sürede fırsat oldu. Detayları sonra yine anlatırım. Şimdi Xedos 9 için motor ve şanzıman kısımlarının periyodik bakımını ve biraz daha fazlasını paylaşacağım.
Guzuyu alırken bir kaç sorununun -hatta ben gibi hasta birine göre çok çok fazla problemin- olduğunu biliyorduk. En büyük sorunlardan biri de motorun üst (külbütör) kapaklarındaki ve distribütör kısmındaki yağ kaçaklarıydı. İstanbul dönüşü Merser'den üst kapak contalarını, hava ve yağ filtresini temin etmiştim. Motor yağımızı da Cemşid'de de kullandığım Motul'ün tam sentetik 8100 X-Clean FE 5W30 olarak seçtik. Bunun yanında katkılar konusunda güvendiğim Liqui Moly'nin yağ değişiminden önce kullanılarak motor içini temizleyen Engine Flush ve motor yağıyla birlikte kullanılarak motor içinde katman oluşturan Ceratec ürünlerinden kullandık. Ceratec'i ilk defa kullanıyorum fakat daha önce kullananlar memnun olduğunu söylemişlerdi.
Aracımızın ikinci büyük problemi de lifterlerden gelen seslerdi. Eski sahibi üzerindeki orijinal lifterlerin soğuk çalıştırmada ses yaptığından dolayı yan sanayisi ile değiştirme gereği duymuş vakt-i zamanında. Fakat bu sefer daha kötü sonuç alarak ses her daim çıkmaya başlamış anlattığına göre. Bu durumu düzeltmek yine bize kaldı. Elimde 8'i sıfır olmak üzere 30'a yakın orijinal lifterlerimiz mevcuttu lakin bunları temizleyip takmak da hem maddi hem de zaman açısından fazla külfetli. Bu yüzden yağımıza ve yine lifter sesi kesici katkı olan Hydro Stößel-Additiv'e güvendim. Şimdilik, 20-25 km kullandıktan sonra ses konusunda kayda değer bir gelişme olmadı belki 300-500 km'den sonra değişimler olabilir. Belki de hiç olmayabilir? Şayet olmazsa boş bir vakit ve biraz daha bütçe ayırarak orijinal lifterlerini tekrardan temizleyip/yağlayıp guzuya takmayı düşünüyoruz.
Yağ ve hava filtremiz de her zaman olduğu gibi servisten temin edilerek orijinal kullanıldı. Bunun yanında kabin içine giden ve geri dönen kalorifer hortumlarını görmektesiniz üstteki fotoğrafta. Araç üzerinde daha önce bir tanesi su kaçırdığından alelade bir su hortumu takılmıştır daha önce. Diğer hortum da her ne kadar orijinal olsa da artık sertleşmişti ve her an su kaçırma riski vardı. Bu yüzden yurt dışından biri Dayko ve biri Gates markası olmak üzere yan sanayi olarak üreticisinden iki hortumu da temin etmiştim. Şekilleri ve malzeme kalitesi direk Millenia'lar için üretildiğinden montajı da çok rahatlıkla yapıldı ve direk bu araçlar için üretildiğinden sorun çıkarmaz diye düşünmekteyim.
Özkur Otomotiv'den temin ettiğim Xedos 9 kataloğunda da kodu geçen NGK'nın bujilerini uygun tırnak aralığını da tekrardan sentille kontrol ederek bu esnada bir yandan taktık tabi. Gördüğünüz gibi bujileri kutuyla alıyoruz.
Ön blok işlemleri bittikten sonra arkadaki blok açıldı. Tabi yine ufak tefek sürprizler de hem ustaların hem de aracı alırken eski sahibinin verdiği parçaların varlığı sayesinde bertaraf edildi. Ivır zıvır da olsa bunlar da epey zaman çaldı bizden...
Açtığımız tüm yerler, tüm hortumlar/valfler tek tek kontrol edildi. Sağ olsun Ozan Ustanın yine detaylı bakımı sayesinde ufak tefek sorunlar ve ileride sorun yaratabilecek noktalar da elden geçirildi. Hatta o kadar ağırdan aldık ki bazı noktaları sadece bugünkü işlemler için harcanan zamanla, bir aracın tüm bölgelerinin bakımı yapılabilirdi. Tabi daha anlatacağım çok şey var. Devam edelim...
Daha çok zamanımız olsaydı üst kapakları parlatmayı düşünüyordum ama buna ayıracak çok vaktimiz olmadı maalesef. Tekrardan ulaşmak zor olacağından dolayı da arka blok üst kapağının biraz makinede parlatmaya çalıştım tabi. İleride ön kapağı söktüğümüzde krom/nikelaj görünümlü şekiller yapacağım ama kesinlike... Çok can yakacak çoook...
Yine sağ olsun eski sahibinin bana verdiği parçalar arasında emme manifold contaları da vardı. Hazır motoru buraya kadar açmışken onları da değiştirelim dedik.
Sonrasında kapaklar kapatıldı ve sıra motor kısmını gerisin geri toplamaya geldi. Özellikle EGR valfi epey kirliydi ki bunun için üretilmiş kimyasalı ile temizlendi. Hava akışmetresi, boğaz kelebeği gibi yerler de özel temizleme spreyleri ile temizlenerek hızlı bir bakımdan geçirildi.
Kaputun altında öyle çok müşür/sensör/valf/soket vs. var ki bir an hepsi karıştırılacak gibi geliyor.... Neyse ki ben vardım da usta hepsini sorunsuzca yapabildi. Bu da "çalışırmış gibi çek pampa" modundaki halim. Motor bloklarını bitirdikten sonra geldik soğutma suyu değişimi ve şanzıman bakımına... Tam bu sıralarda @major35 Hasan kardeşim de teşrif ettiler.
Yanında getirdiği kuruyemiş atıştırmamızı da çayla şenlendirdik. Dükkanda tabak bulamayınca da sigorta kutusu ile çözümü bulduk tabi. Beyin bedaveee! Karşınızda dünyanın en pahalı tabağı.
Neyse geyiği bırakıp konumuza döneyim. Bu antifrizler elimde mevcuttu ve hesaplar doğrultusunda 5 litrelik pet şişeye karışımı hazırladım. Akabinde koruma oranını ölçtüğümüzde -15 derece değeri tutturduğumu gördük ki İzmir'de bu kadar düşük sıcaklık son 1000 yılda görülmemiştir herhalde?
Xedos kataloğunda, şanzıman yağı haliyle o zamanlar bu kullanıldığından dolayı Dexron II olarak önerilmiş. Ben de durumdan fazla uzaklaşmadan biraz da uygun fiyatlı bulduğumdan dolayı Dexron IIIG değerindeki Mobil ATF 320 yağını almıştım. Yağımızı karteri de açıp filtreyi de değiştirdiğimiz için neredeyse çoğunu yenilemiş olduk ve toplamda yaklaşık 4,5 litre yağ kullandık. Bunun yanında yine Liqui Moly'nin ATF Additve direksiyon ve otomatik şanzıman yağı katkısından da ekledik. 250 ml'lik tüpün 3'te 2'sini şanzımana koyarken geri kalanını da bu hafta yetişmeyen fakat önümüzdeki ilk bakımda değiştireceğimiz direksiyon yağına ayırdım. Bir de fren hidroliğini de önerilen DOT 3 yerine DOT 4 almıştım ancak onu da değiştirmedik şimdilik. Geçen hafta ön diskleri çıkaramamıştık hatırlarsınız. Şuradaki mesajımda bahsettiğim gibi disklerin çıkarılması adına uygulayacağımız B planı da işe yaramadı ve Ustam bundan sonrası diskler için riskli olduğunu düşündüğünden ve ha deyince de diskler bulunamayacağından dolayı guzunun yatmaması için daha fazla zorlamamıştı. O yüzden ben de yine yurt dışından ön diskler için sipariş vermiştim, onların gelmesini bekliyoruz. Bakalım...
Çok iyi çekememişim ama burada da değiştirdiğimiz şanzıman filtresi kutusu bulunmakta. Bunu Tosun Usta aldı geldi; tam olarak nedir ne değildir konu hakkında bilgi edinmedim henüz. Karter contamızı da yine araçla birlikte temin etmiştim ki onu da takıp burayı da kapattık. Hem şanzıman hem de motor yağı karterlerini de dıaşrıdan biraz zımparalayıp inceden bir sprey boya ile boyadık hatta ben hızımı alamayıp alt koruyucu plastik plakaları da komple boyadım.
Yine en önemli iş bana kalmıştı ki aldığım ürünlerin yanında hediye gelen cam suyu sabununu da bidona ilave ettim. Tam bu sırada bu ağır işten dolayı gerçekten artık çok yorulduğumu hissettim.
Kaput altındaki her şey ama her şey kapaklardan sızan yağlardan dolayı kir, toz, çamur ve bunun gibi bilumum zararlı maddeyle kaplanmıştı. Araç kaldırılarak bolca yıkama maddesi kullanılarak önce alttan tazyikli su ile yıkandı. Tabi her şey bittikten sonra üst kısımdan tekrar yıkanarak bu haftalık mesainin de sonuna geldik. Bu da yeni halimiz...
Bu haliyle bırakacak mıyım? Elbette hayır. Takipte kalın. Bu daha başlangıç...
Xedoscan'ın ilk motor-şanzıman bakımının büyük bir kısmını bugün, molalar da dahil 9 saatlik bir çalışma ile tamamlamış bulunmaktayız. Aslında ilk hafta yapılacaktı bu bakım fakat bazı aksiliklerden dolayı ilk defa bir araç aldıktan üç hafta gibi geç bir sürede fırsat oldu. Detayları sonra yine anlatırım. Şimdi Xedos 9 için motor ve şanzıman kısımlarının periyodik bakımını ve biraz daha fazlasını paylaşacağım.
Guzuyu alırken bir kaç sorununun -hatta ben gibi hasta birine göre çok çok fazla problemin- olduğunu biliyorduk. En büyük sorunlardan biri de motorun üst (külbütör) kapaklarındaki ve distribütör kısmındaki yağ kaçaklarıydı. İstanbul dönüşü Merser'den üst kapak contalarını, hava ve yağ filtresini temin etmiştim. Motor yağımızı da Cemşid'de de kullandığım Motul'ün tam sentetik 8100 X-Clean FE 5W30 olarak seçtik. Bunun yanında katkılar konusunda güvendiğim Liqui Moly'nin yağ değişiminden önce kullanılarak motor içini temizleyen Engine Flush ve motor yağıyla birlikte kullanılarak motor içinde katman oluşturan Ceratec ürünlerinden kullandık. Ceratec'i ilk defa kullanıyorum fakat daha önce kullananlar memnun olduğunu söylemişlerdi.
Aracımızın ikinci büyük problemi de lifterlerden gelen seslerdi. Eski sahibi üzerindeki orijinal lifterlerin soğuk çalıştırmada ses yaptığından dolayı yan sanayisi ile değiştirme gereği duymuş vakt-i zamanında. Fakat bu sefer daha kötü sonuç alarak ses her daim çıkmaya başlamış anlattığına göre. Bu durumu düzeltmek yine bize kaldı. Elimde 8'i sıfır olmak üzere 30'a yakın orijinal lifterlerimiz mevcuttu lakin bunları temizleyip takmak da hem maddi hem de zaman açısından fazla külfetli. Bu yüzden yağımıza ve yine lifter sesi kesici katkı olan Hydro Stößel-Additiv'e güvendim. Şimdilik, 20-25 km kullandıktan sonra ses konusunda kayda değer bir gelişme olmadı belki 300-500 km'den sonra değişimler olabilir. Belki de hiç olmayabilir? Şayet olmazsa boş bir vakit ve biraz daha bütçe ayırarak orijinal lifterlerini tekrardan temizleyip/yağlayıp guzuya takmayı düşünüyoruz.
Yağ ve hava filtremiz de her zaman olduğu gibi servisten temin edilerek orijinal kullanıldı. Bunun yanında kabin içine giden ve geri dönen kalorifer hortumlarını görmektesiniz üstteki fotoğrafta. Araç üzerinde daha önce bir tanesi su kaçırdığından alelade bir su hortumu takılmıştır daha önce. Diğer hortum da her ne kadar orijinal olsa da artık sertleşmişti ve her an su kaçırma riski vardı. Bu yüzden yurt dışından biri Dayko ve biri Gates markası olmak üzere yan sanayi olarak üreticisinden iki hortumu da temin etmiştim. Şekilleri ve malzeme kalitesi direk Millenia'lar için üretildiğinden montajı da çok rahatlıkla yapıldı ve direk bu araçlar için üretildiğinden sorun çıkarmaz diye düşünmekteyim.
Özkur Otomotiv'den temin ettiğim Xedos 9 kataloğunda da kodu geçen NGK'nın bujilerini uygun tırnak aralığını da tekrardan sentille kontrol ederek bu esnada bir yandan taktık tabi. Gördüğünüz gibi bujileri kutuyla alıyoruz.
Ön blok işlemleri bittikten sonra arkadaki blok açıldı. Tabi yine ufak tefek sürprizler de hem ustaların hem de aracı alırken eski sahibinin verdiği parçaların varlığı sayesinde bertaraf edildi. Ivır zıvır da olsa bunlar da epey zaman çaldı bizden...
Açtığımız tüm yerler, tüm hortumlar/valfler tek tek kontrol edildi. Sağ olsun Ozan Ustanın yine detaylı bakımı sayesinde ufak tefek sorunlar ve ileride sorun yaratabilecek noktalar da elden geçirildi. Hatta o kadar ağırdan aldık ki bazı noktaları sadece bugünkü işlemler için harcanan zamanla, bir aracın tüm bölgelerinin bakımı yapılabilirdi. Tabi daha anlatacağım çok şey var. Devam edelim...
Daha çok zamanımız olsaydı üst kapakları parlatmayı düşünüyordum ama buna ayıracak çok vaktimiz olmadı maalesef. Tekrardan ulaşmak zor olacağından dolayı da arka blok üst kapağının biraz makinede parlatmaya çalıştım tabi. İleride ön kapağı söktüğümüzde krom/nikelaj görünümlü şekiller yapacağım ama kesinlike... Çok can yakacak çoook...
Yine sağ olsun eski sahibinin bana verdiği parçalar arasında emme manifold contaları da vardı. Hazır motoru buraya kadar açmışken onları da değiştirelim dedik.
Sonrasında kapaklar kapatıldı ve sıra motor kısmını gerisin geri toplamaya geldi. Özellikle EGR valfi epey kirliydi ki bunun için üretilmiş kimyasalı ile temizlendi. Hava akışmetresi, boğaz kelebeği gibi yerler de özel temizleme spreyleri ile temizlenerek hızlı bir bakımdan geçirildi.
Kaputun altında öyle çok müşür/sensör/valf/soket vs. var ki bir an hepsi karıştırılacak gibi geliyor.... Neyse ki ben vardım da usta hepsini sorunsuzca yapabildi. Bu da "çalışırmış gibi çek pampa" modundaki halim. Motor bloklarını bitirdikten sonra geldik soğutma suyu değişimi ve şanzıman bakımına... Tam bu sıralarda @major35 Hasan kardeşim de teşrif ettiler.
Yanında getirdiği kuruyemiş atıştırmamızı da çayla şenlendirdik. Dükkanda tabak bulamayınca da sigorta kutusu ile çözümü bulduk tabi. Beyin bedaveee! Karşınızda dünyanın en pahalı tabağı.
Neyse geyiği bırakıp konumuza döneyim. Bu antifrizler elimde mevcuttu ve hesaplar doğrultusunda 5 litrelik pet şişeye karışımı hazırladım. Akabinde koruma oranını ölçtüğümüzde -15 derece değeri tutturduğumu gördük ki İzmir'de bu kadar düşük sıcaklık son 1000 yılda görülmemiştir herhalde?
Xedos kataloğunda, şanzıman yağı haliyle o zamanlar bu kullanıldığından dolayı Dexron II olarak önerilmiş. Ben de durumdan fazla uzaklaşmadan biraz da uygun fiyatlı bulduğumdan dolayı Dexron IIIG değerindeki Mobil ATF 320 yağını almıştım. Yağımızı karteri de açıp filtreyi de değiştirdiğimiz için neredeyse çoğunu yenilemiş olduk ve toplamda yaklaşık 4,5 litre yağ kullandık. Bunun yanında yine Liqui Moly'nin ATF Additve direksiyon ve otomatik şanzıman yağı katkısından da ekledik. 250 ml'lik tüpün 3'te 2'sini şanzımana koyarken geri kalanını da bu hafta yetişmeyen fakat önümüzdeki ilk bakımda değiştireceğimiz direksiyon yağına ayırdım. Bir de fren hidroliğini de önerilen DOT 3 yerine DOT 4 almıştım ancak onu da değiştirmedik şimdilik. Geçen hafta ön diskleri çıkaramamıştık hatırlarsınız. Şuradaki mesajımda bahsettiğim gibi disklerin çıkarılması adına uygulayacağımız B planı da işe yaramadı ve Ustam bundan sonrası diskler için riskli olduğunu düşündüğünden ve ha deyince de diskler bulunamayacağından dolayı guzunun yatmaması için daha fazla zorlamamıştı. O yüzden ben de yine yurt dışından ön diskler için sipariş vermiştim, onların gelmesini bekliyoruz. Bakalım...
Çok iyi çekememişim ama burada da değiştirdiğimiz şanzıman filtresi kutusu bulunmakta. Bunu Tosun Usta aldı geldi; tam olarak nedir ne değildir konu hakkında bilgi edinmedim henüz. Karter contamızı da yine araçla birlikte temin etmiştim ki onu da takıp burayı da kapattık. Hem şanzıman hem de motor yağı karterlerini de dıaşrıdan biraz zımparalayıp inceden bir sprey boya ile boyadık hatta ben hızımı alamayıp alt koruyucu plastik plakaları da komple boyadım.
Yine en önemli iş bana kalmıştı ki aldığım ürünlerin yanında hediye gelen cam suyu sabununu da bidona ilave ettim. Tam bu sırada bu ağır işten dolayı gerçekten artık çok yorulduğumu hissettim.
Kaput altındaki her şey ama her şey kapaklardan sızan yağlardan dolayı kir, toz, çamur ve bunun gibi bilumum zararlı maddeyle kaplanmıştı. Araç kaldırılarak bolca yıkama maddesi kullanılarak önce alttan tazyikli su ile yıkandı. Tabi her şey bittikten sonra üst kısımdan tekrar yıkanarak bu haftalık mesainin de sonuna geldik. Bu da yeni halimiz...
Bu haliyle bırakacak mıyım? Elbette hayır. Takipte kalın. Bu daha başlangıç...