Bu sistem tamamen güvenlik odaklı olarak 1944 yılında Frank Marugg tarafından bulunmuş ve 1958 yılında yine kendisi tarafından patenti alınmıştır. Gelişen dünya koşullarında; artan hırsızlık olaylarıyla beraber kullanımı standart hale getirilmiştir. İlk olarak İngiltere’de 1997 yılında devlet tarafından kullanımı zorunlu kılınmıştır. Bunu takiben diğer ülkeler de zaman içerisinde immobilizer sistemini standartlaştırmıştır. Günümüzde tüm yeni model araçlarda bu sistem kullanılmaktadır. Çalışma Şekli
İmmobilizer sistemini kullanan bir otomobilin kontağı ve anahtarı özeldir. Kaputun altına gizlenmiş bir bölgede ana ünitesi bulunmakta olup anahtar uyumsuzluğunda motora yakıt gönderilmesini veya ateşleme sisteminin bujileri tetiklemesini elektronik olarak engeller. Bu sayede filmlerde sıkça gördüğümüz düz kontak yapılarak otomobil yürütme olayı tarihe karışmıştır. Sistemin özel bir çip barındıran anahtarı kontağa takıldığında ana üniteden bir elektrik sinyali gönderilerek manyetik alan oluşturulur. Bu manyetik alana maruz kalan anahtar çipi kendisine entegre bobin vasıtasıyla şarj edilerek üzerindeki şifreli kodu radyo frekanslarıyla ana ünitenin okuyucu alıcısına gönderir. Alıcı, kodun doğru olması durumunda motorun çalışmasına izin verir ve marş motoru, distribütör ve yakıt pompası tetiklenir.
Anahtar kontağa takıldıktan milisaniyeler içinde gerçekleşen bu işlem döngüsü anahtar kontaktan çıkarıldığı an devre dışı kalmaz. Eğer anahtar çıkarıldıktan 20sn. sonra tekrar araç çalıştırılmak istenirse, immobilizer sistemi devreye girmez ve doğrudan motor çalışır. 20sn. dolduğunda ise immobilizer sisteminin sağladığı tüm güvenlik unsurları aktifleşir.
Otomobil hırsızlığını tüm dünya verilerinde ortalama %75 oranında azaltan bu sistemin de zayıf noktaları bulunmaktadır. Kaput açılıp immobilizer ana ünitesine ulaşılırsa kolay birkaç işlemle devre dışı bırakılabilmektedir. Bu nedenle immobilizer’e güvenmek tek başına yeterli olamamaktadır. Oto alarm sistemleri bu noktada güvenlik artırıcı unsurların en başında gelmektedir. Tabi teknolojinin ilerlemesiyle immobilizer sistemlerinde de ulaşılmasını ve devre dışı bırakılmasını zorlaştırıcı önlemler geliştirilmiştir.
İmmobilizer sistemi eskiden çok pahalı ve üst segment araçlarda kullanılan bir donanımken, şu an oldukça makul seviyelerde tüm araçlara fabrika çıkışlı olarak bağlanıp piyasaya sürülmektedir. Bu sistemin en sıkıntılı noktalarından biriyse, anahtarın kaybedilmesidir. Bu durumda birçok kullanıcı çok yüksek fiyatlar sebebiyle mağdur kalmakta olup orjinal anahtarın yenisini temin etmekte zorluk yaşamaktadır. Bu gibi durumlarda profesyonel destek sağlayan ve kaybolan anahtarın neredeyse birebir yedeğini sağlayabilen özel kuruluşlar bulunmaktadır.
İmmobilizer sistemini kullanan bir otomobilin kontağı ve anahtarı özeldir. Kaputun altına gizlenmiş bir bölgede ana ünitesi bulunmakta olup anahtar uyumsuzluğunda motora yakıt gönderilmesini veya ateşleme sisteminin bujileri tetiklemesini elektronik olarak engeller. Bu sayede filmlerde sıkça gördüğümüz düz kontak yapılarak otomobil yürütme olayı tarihe karışmıştır. Sistemin özel bir çip barındıran anahtarı kontağa takıldığında ana üniteden bir elektrik sinyali gönderilerek manyetik alan oluşturulur. Bu manyetik alana maruz kalan anahtar çipi kendisine entegre bobin vasıtasıyla şarj edilerek üzerindeki şifreli kodu radyo frekanslarıyla ana ünitenin okuyucu alıcısına gönderir. Alıcı, kodun doğru olması durumunda motorun çalışmasına izin verir ve marş motoru, distribütör ve yakıt pompası tetiklenir.
Anahtar kontağa takıldıktan milisaniyeler içinde gerçekleşen bu işlem döngüsü anahtar kontaktan çıkarıldığı an devre dışı kalmaz. Eğer anahtar çıkarıldıktan 20sn. sonra tekrar araç çalıştırılmak istenirse, immobilizer sistemi devreye girmez ve doğrudan motor çalışır. 20sn. dolduğunda ise immobilizer sisteminin sağladığı tüm güvenlik unsurları aktifleşir.
Otomobil hırsızlığını tüm dünya verilerinde ortalama %75 oranında azaltan bu sistemin de zayıf noktaları bulunmaktadır. Kaput açılıp immobilizer ana ünitesine ulaşılırsa kolay birkaç işlemle devre dışı bırakılabilmektedir. Bu nedenle immobilizer’e güvenmek tek başına yeterli olamamaktadır. Oto alarm sistemleri bu noktada güvenlik artırıcı unsurların en başında gelmektedir. Tabi teknolojinin ilerlemesiyle immobilizer sistemlerinde de ulaşılmasını ve devre dışı bırakılmasını zorlaştırıcı önlemler geliştirilmiştir.
İmmobilizer sistemi eskiden çok pahalı ve üst segment araçlarda kullanılan bir donanımken, şu an oldukça makul seviyelerde tüm araçlara fabrika çıkışlı olarak bağlanıp piyasaya sürülmektedir. Bu sistemin en sıkıntılı noktalarından biriyse, anahtarın kaybedilmesidir. Bu durumda birçok kullanıcı çok yüksek fiyatlar sebebiyle mağdur kalmakta olup orjinal anahtarın yenisini temin etmekte zorluk yaşamaktadır. Bu gibi durumlarda profesyonel destek sağlayan ve kaybolan anahtarın neredeyse birebir yedeğini sağlayabilen özel kuruluşlar bulunmaktadır.