Aracı alan kişi kilometrenin düşürüldüğünü nasıl ortaya koyduysa (tüvtürk kayıtları veya servis kayıtları) bu bir delildir, yoksa elde delil olmadan dava açılamaz, mahkeme de karar veremez... Burada iş, bilinçli vatandaşa düşüyor. Aldığı aracın varsa ilan görüntüsünü alacak veya satıcı ile her şeyi ortaya döken sözleşme imzalayacak, iş daha da garanti olsun diyorsa bu sözleşmeyi noterden onaylatacak... Bu şekilde yapılan alış verişlerde iki tarafın hakkı da korunmuş olur.
Tam bu noktada satıcının da mağdur olmaması için km'si düşürülmüş aracı satarken "satıcı bunu açıkça belirtse dahi" alıcının da "aracın km'nin düşürüldüğünü bildiğini ve kabul ettiğini" ibraz eden bir madde koymalı. Yoksa alıcıya "ben mağdurum" diyeceği bir ortam oluşturulmuş oluyor. Siz ne kadar dürüstçe davranıp km'sinin düşürüldüğünü söylemiş olsanız bile şartlar dahilinde zarara uğrayan alıcıymış gibi görüldüğünden mahkeme onu haklı buluyor. Belki de siz km'si düşürüldüğü için aracınızı ucuza bile satmıştınız, her şeyi açık açık da söylemiştiniz. Ama karşıdaki sahtekar çıkmış? Bence bu dava da böyle bir şey. Allah aşkına siz hiç 54000 km'de olup da 22000 bin liraya satılan bir araç gördünüz mü? 22000 liraya satılmışsa satıcı km'sinin düşürüldüğünü bildiğinden/söylediğinden fiyatı düşürmüştür zaten. Ama alıcı bununla da yetinmemiş ki bir de dava açmış. Kim bilir?
Mahkeme belki de ibretlik olsun diye böyle bir karar almıştır? Bu karar alınırken "sahtekar satıcılara karşı alıcılar korunmaya çalışılmış olsa da sahtekar alıcılara yeni bir zemin hazırlanmış". En başından beri yanlış gördüğüm nokta bu özetle.