Şöyle birşey gördüm;
Toplam satış adeti olarak Mazda, Audi’nin hemen arkasında. Peugeot, Citroen, Fiat, Skoda ve Opel’i geçmiş. Bu markalar bizim ülkemizde iyi satıyorlar. Demek ki ülkemizin aksine küresel olarak iyi satış rakamları yakalıyor. Bu durumda Mazda Türkiye’nin eksikliği çok net belli. Ülkeler çapında satış rakamlarına dair bir araştırma varsa çok daha net yorumlar yapılabilir ama tabloya bağlı olarak benim yorumum şu olur;
Mazda, Türkiye operasyonlarını Avrupa’ya bağlı yürüttüğü için satış adetine ve marka bilinirliğine dair herhangi bir tedirginlik duymuyor. Aksine Türkiye pazarında yer almayı yeterli görüyor. Bu durumun aksine güçlü bir distribütör aracılığı ile çalışsaydı muhtemelen satış rakamları çok çok yukarıda olacaktı. Bir diğer husus fiyatlandırma. Mazda kendini premium sınıfta konumlandırmak istiyor ve fiyatlandırmayı da bu doğrultuda yapıyor. Maliyet ve AR-GE harcamasını da muhtemelen bu hedefle arttırdılar. E bizim ülkemizde ucuz fiyatlandırma önemli, zaten marka çalışması yok denecek kadar az. İnsanlarda Mazda’ya dair pek Bilgi yok, olan Bilgi de “parçası pahalı ustası yok” boyutunda. Yeni araçlardan insanlar bihaber. Kullanıcılar Mazda’ya Mazda’nın kendisinden daha çok sahip çıkıyor.
Türkiye’de Mazda operasyonlarını devralacak güçlü bir şirket olmadığı veya Mazda Avrupa, Türkiye’yi kaybetme riskini görmediği taktirde Mazda satışları hep böyle düşük devam edecektir. Piyasadaki araç azlığı nedeniyle yan sanayi yedek parça ithalatı yok denecek kadar az olacak, çok değil 10-15 yıla kadar ustası da parçası da daha çok azalacak ve bu süre zarfında eski modeller piyasadan silinecek, 15 yıl sonra skyactiv araçları almayı düşünenler (şu anda 323-626-M3 BK, M6 ilk kasa sahipleri gibi) yedek parça sorunu nedeniyle bu araçları almaktan vazgeçecektir. Geriye bir avuç eski kullanıcı ile keyif kullanıcısı kalacak, Mazda ülkemizde artık tozlu raflara doğru yol alacak ve bayilerin birçoğu kapanacaktır. (Tabi ki ülke ekonomisinde iyileşme, ihracatın ithalatı geçmesi, hükümet politikalarında güncel üretime yönelme, eğitimin iyileştirilmesi gibi bizim için ütopik şeyler olmazsa, çünkü bunlar olursa alım gücü artar, döviz bazında gelir yükselir ve yüksek maliyetli alımlar artar, dolayısıyla Mazda ülkemizde daha iyi satışlar elde eder)
Benim öngörüm bu şekilde. Gidişat güzel ülkemizin politikalarını da düşününce kötü bir yere gidiyor.
Toplam satış adeti olarak Mazda, Audi’nin hemen arkasında. Peugeot, Citroen, Fiat, Skoda ve Opel’i geçmiş. Bu markalar bizim ülkemizde iyi satıyorlar. Demek ki ülkemizin aksine küresel olarak iyi satış rakamları yakalıyor. Bu durumda Mazda Türkiye’nin eksikliği çok net belli. Ülkeler çapında satış rakamlarına dair bir araştırma varsa çok daha net yorumlar yapılabilir ama tabloya bağlı olarak benim yorumum şu olur;
Mazda, Türkiye operasyonlarını Avrupa’ya bağlı yürüttüğü için satış adetine ve marka bilinirliğine dair herhangi bir tedirginlik duymuyor. Aksine Türkiye pazarında yer almayı yeterli görüyor. Bu durumun aksine güçlü bir distribütör aracılığı ile çalışsaydı muhtemelen satış rakamları çok çok yukarıda olacaktı. Bir diğer husus fiyatlandırma. Mazda kendini premium sınıfta konumlandırmak istiyor ve fiyatlandırmayı da bu doğrultuda yapıyor. Maliyet ve AR-GE harcamasını da muhtemelen bu hedefle arttırdılar. E bizim ülkemizde ucuz fiyatlandırma önemli, zaten marka çalışması yok denecek kadar az. İnsanlarda Mazda’ya dair pek Bilgi yok, olan Bilgi de “parçası pahalı ustası yok” boyutunda. Yeni araçlardan insanlar bihaber. Kullanıcılar Mazda’ya Mazda’nın kendisinden daha çok sahip çıkıyor.
Türkiye’de Mazda operasyonlarını devralacak güçlü bir şirket olmadığı veya Mazda Avrupa, Türkiye’yi kaybetme riskini görmediği taktirde Mazda satışları hep böyle düşük devam edecektir. Piyasadaki araç azlığı nedeniyle yan sanayi yedek parça ithalatı yok denecek kadar az olacak, çok değil 10-15 yıla kadar ustası da parçası da daha çok azalacak ve bu süre zarfında eski modeller piyasadan silinecek, 15 yıl sonra skyactiv araçları almayı düşünenler (şu anda 323-626-M3 BK, M6 ilk kasa sahipleri gibi) yedek parça sorunu nedeniyle bu araçları almaktan vazgeçecektir. Geriye bir avuç eski kullanıcı ile keyif kullanıcısı kalacak, Mazda ülkemizde artık tozlu raflara doğru yol alacak ve bayilerin birçoğu kapanacaktır. (Tabi ki ülke ekonomisinde iyileşme, ihracatın ithalatı geçmesi, hükümet politikalarında güncel üretime yönelme, eğitimin iyileştirilmesi gibi bizim için ütopik şeyler olmazsa, çünkü bunlar olursa alım gücü artar, döviz bazında gelir yükselir ve yüksek maliyetli alımlar artar, dolayısıyla Mazda ülkemizde daha iyi satışlar elde eder)
Benim öngörüm bu şekilde. Gidişat güzel ülkemizin politikalarını da düşününce kötü bir yere gidiyor.