Bildiğiniz gibi Türkiye'deki bazı 96-97 model 626 GE kasa araçlarda hava yastıklı direksiyon mevcut, Cemşid'de de olduğu gibi. Bu direksiyon simidi ve hava yastıklı göbek tasarımı 96-97 yıllarında Xedos'larda da kullanılmış, tek farkı onların deri kaplı olması. Çıkma olarak da haliyle Türkiye'de bulmak imkansıza yakın. Yeniden gerçek bir deri kaplatmak 200-400 ₺ arası değişiyor.
Çok önemli olmasa da biraz da merakımı gidermek için geçen hafta @baykalbilgin 'ın aracından çıkan, sonradan kaplatılmış deri direksiyonu onarabilir miyim diye dün bir kaç deneme/yanılma yöntemi uyguladım ve biraz da şans eseri direksiyonu kurtardım diyebilirim, şimdilik...
Direksiyonun saat 8-9 yönündeki kısmı soyulmuş ve pütürümsü olmuştu. Haliyle buradan kopan toz kadar küçük, minnak parçalar kullanıcının elinde bir süre sonra toplanıyordu. Baykal'ın bir kaç kere boya ile durumu telafi etmesine rağmen istenilen kalıcı sonuç yakalanamadı ve komple direksiyonu deri kaplı olmayanlardan bir tane bulup değiştirmişti... Konusu da burada.
Kendisinin direksiyonu değiştireceğini biliyordum da yaşlılığın verdiği hafıza yitimi olarak "aldığının deri, şuan takılı olanının normal direksiyon" olduğunu düşünüyordum. Çıkan direksiyonu satmak için görücüye çıkarmıştı ki ben deri olduğunu anlayınca beklemeye aldırmıştım satışını, deri fetişisti ve şu konudaki derneğin müdavimlerinden biri olarak...
İlkin hafta sonu sanayideki ilgili vatandaşlara direksiyonun nasıl kurtarılabileceğini sorduk. "Direksiyonun tamir edilemeyeceğini ve yeniden aynı şekilde hakiki deri kaplanabileceğini" söylediler ve 400 lira fiyat biçtiler. Allah razı olsun dedik ve bu durumu sindiremeyen "gözü aç sanayi esnafına tepki olarak doğan" ben boş durmadım. Ufaktan bir araştırma ve forum içindeki konulardan da tavsiyeler sonucu aşağıdaki ürünleri temin ettim.
Kullanılan malzemeler: Derby boya öncesi temizlik maddesi, Derby deri boyası, Derby boya ve deri koruyucu sütü, boya süngeri (bu dördü set halinde satılıyor), Derby kenar dolgu astarı, aseton, makyaj temizleme pamuğu (bekarlar temin etsin artık) , maskeleme bandı, fön makinesi, bez, eldiven vs...
İlkin ortadaki hava yastığını, arkasındaki 4 adet civatayı çıkartarak bir köşeye alıyoruz ve direksiyondaki yaralı bölgeyi tamir etmek için kolları sıvıyoruz. Kenar dolgu astarı denen malzeme aslında kesilmiş derideki kenar bölgeleri, örneğin kemerlerin kenar kısımlarındaki pütürlü yüzeyi doldurmak ve üzerine rahat boya yapabilmek için kullanılıyormuş. Tabi ilkin bu hatalı bölgeye bolca sürdüm ve eskisi gibi olmasa da direksiyonun diğer kısımlarındaki gibi pürüzsüz, kaygan bir yüzey elde edemedim. Sonrasında boya ile belki kendini toplar dedim fakat olmadı.
Tam bu sırada ümidimi kesip küfür ve aseton eşliğinde orayı temizlemeye koyuldum ve pamuğu gezdirdikçe, sanki zımpara yapıp düzlüyormuş gibi pürüzsüz bir yüzey ortaya çıktığını fark ettim. Sonrasında komple bu bölgeyi tekrardan soydum, her şeyi en baştan aldım ve çok ince ve sadece gerekli yerleri bir kaç mm taşırarak dolgu yapmaya başladım.
Bu dolguyu çok ince yapmamız gerekiyor ve bu işlemi bir kaç defa tekrarlamamız lazım. Her tekrarda fön makinesi ile de kurutuyoruz bir yandan ki işimiz hızlansın.
Dolgular iyice kuruduktan sonra asetonlu pamuk ile bir yandan fönleyerek çok hafif bir şekilde silme işlemi uyguluyoruz. İşleme kenar bölgelerden başlayarak dolguyu sürdüğümüz yer ile sürmediğimiz yer arasındaki yüksekliği bir nevi zımparalıyoruz ve gerekmeyen yerdeki çıkıntılı dolguları temizliyoruz. Orta bölüme geldiğimizde sadece pamuğu gezdirerek kaygan ve pürüzsüz bir yüzey elde edene kadar aynı işlemi tekrarlıyoruz.
Aşağıdaki karede gördüğünüz gibi dolgu malzemesi, küçük boşlukları doldururken bir yandan da zar inceliğinde bir katman atmış oldu. Derinin soyulup toz şeklinde dökülen kısmı da bu tabakanın altında kaldı ve pürüzlü yüzey gidiverdi. Dolgunun aslında çoğu kısmını aseton yardımıyla çıkarmış olduk. Bu hali yakalayana kadar işlemi tekrar ettikten sonra artık boyama aşamasına geçebiliriz ki bundan sonrası çok kolay artık...
Dolguyu iyice kuruttuktan sonra boya öncesi temizleme sıvısı ile tüm direksiyonumuzu temizliyoruz. Direksiyon kollarındaki bitiş yerlerini bant ile maskeliyoruz. Ön taraf göbeğin altında kalacak olsa da arka kısımdaki plastik kısma boyayı taşırmamak gerek.
Temizlik işleminden sonra çok ince katlar halinde direksiyonumuzu evire çevire boyuyoruz. Katlar arasında yine fön makinesini kullanabilirsiniz. Kullanmazsanız da 5-6 dakikada kuruyor zaten. Sonrasında tekrar ve tekrar boyama işlemi uyguluyoruz. Sünger kolay kolay iz bırakmıyor o yüzden endişe edecek bir durum yok. Bıraksa bile en son katı güzel atarsanız diğer izleri de kapatıyor.
Direksiyondaki kırmızı renk dikişlerini de bunlarla uyum sağlayacak hiç bir şey olmamasından dolayı boyadım. Tarih beni affetmeyecek. Dikişli kısımlardaki girintili çıkıntılı yerleri boyarken; süngerimizi ekmek bandırır gibi kullanın ki bolca içlerine kadar boya giriversin.
Toplamda 4-5 kat boyama işlemi uyguladım. İşin güzel tarafı ne kadar boyarsanız boyayın ayakkabı gibi parlak parlak görünmüyor. Gerçi bu fotoğraflarda direksyon çalışma lambasının altında çekildiğinden yine biraz ışıltılı çıkmış.
En son 15 dakika daha bekleyip üzerine koruyucu bakım sütünü sürüyoruz. Bu hem deriyi beslerken hem de boya üzerinde katman oluşturup, boyanın çıkmasını engelliyor. Gerçi bunu sürmeden önce de kuruyan boya kesinlikle renk vermiyordu, adamlar yapmış. Süt ile birlikte bir ton daha mat görünüyor ki en güzel tarafı da burası...
Gördüğünüz gibi yaralı bölge çok dikkatli bakmadığınız sürece belli bile olmuyor. Bu bölgenin görüntüsünden çok elde bıraktığı siyah döküntülerden kurtulmaktı öncelikli amacımız, şimdilik başarmış gibiyiz.
Bu da bir gün bekledikten sonra az önce çektiğim fotoğraflar. Daha mat ve daha doğal. Bir kaç kez değişik yöntemlerle üzerine baskı uyguladım şimdilik bir sorun yok gibi. Şimdilik diyorum, araç üstünde asıl belli olacak tabi.
Onarılan yerin yakın görüntüsü, ışık az olduğundan biraz noise'li çıkmış. Doldurulan kısımdaki derinin kendi dokusu da çok fazla kaybolmamış. Orijinali gibi de değil yine de eğer ki bu şekilde kalıcı olursa -öyle umuyorum- fazlasıyla iş görecek...
Bu da diğer taraf. Göbeğe herhangi bir işlem uygulamadım, onu değiştirmenin gereği yok, hepsi aynı zaten. Araç üstünde yine fotoğraflarını paylaşacağım ileriki günlerde. Belki @baykalbilgin 'in guzuya takarız belli de olmaz hani, hoşuna gider?
Bir de bunun yanına Xedos 6'nın deri direksiyon topuzunu da bulduk mu, bu iş tamamdır. Xedos 9'lar otomatik vites, bildiğiniz gibi bize gelmiyor...
Not: Ürünleri kullandığım firmayla herhangi bir ilişkim yoktur. Ürünler hakkını verdiği için özellikle markalarını belirtme gereği duydum...
Çok önemli olmasa da biraz da merakımı gidermek için geçen hafta @baykalbilgin 'ın aracından çıkan, sonradan kaplatılmış deri direksiyonu onarabilir miyim diye dün bir kaç deneme/yanılma yöntemi uyguladım ve biraz da şans eseri direksiyonu kurtardım diyebilirim, şimdilik...
Direksiyonun saat 8-9 yönündeki kısmı soyulmuş ve pütürümsü olmuştu. Haliyle buradan kopan toz kadar küçük, minnak parçalar kullanıcının elinde bir süre sonra toplanıyordu. Baykal'ın bir kaç kere boya ile durumu telafi etmesine rağmen istenilen kalıcı sonuç yakalanamadı ve komple direksiyonu deri kaplı olmayanlardan bir tane bulup değiştirmişti... Konusu da burada.
Kendisinin direksiyonu değiştireceğini biliyordum da yaşlılığın verdiği hafıza yitimi olarak "aldığının deri, şuan takılı olanının normal direksiyon" olduğunu düşünüyordum. Çıkan direksiyonu satmak için görücüye çıkarmıştı ki ben deri olduğunu anlayınca beklemeye aldırmıştım satışını, deri fetişisti ve şu konudaki derneğin müdavimlerinden biri olarak...
İlkin hafta sonu sanayideki ilgili vatandaşlara direksiyonun nasıl kurtarılabileceğini sorduk. "Direksiyonun tamir edilemeyeceğini ve yeniden aynı şekilde hakiki deri kaplanabileceğini" söylediler ve 400 lira fiyat biçtiler. Allah razı olsun dedik ve bu durumu sindiremeyen "gözü aç sanayi esnafına tepki olarak doğan" ben boş durmadım. Ufaktan bir araştırma ve forum içindeki konulardan da tavsiyeler sonucu aşağıdaki ürünleri temin ettim.
Kullanılan malzemeler: Derby boya öncesi temizlik maddesi, Derby deri boyası, Derby boya ve deri koruyucu sütü, boya süngeri (bu dördü set halinde satılıyor), Derby kenar dolgu astarı, aseton, makyaj temizleme pamuğu (bekarlar temin etsin artık) , maskeleme bandı, fön makinesi, bez, eldiven vs...
İlkin ortadaki hava yastığını, arkasındaki 4 adet civatayı çıkartarak bir köşeye alıyoruz ve direksiyondaki yaralı bölgeyi tamir etmek için kolları sıvıyoruz. Kenar dolgu astarı denen malzeme aslında kesilmiş derideki kenar bölgeleri, örneğin kemerlerin kenar kısımlarındaki pütürlü yüzeyi doldurmak ve üzerine rahat boya yapabilmek için kullanılıyormuş. Tabi ilkin bu hatalı bölgeye bolca sürdüm ve eskisi gibi olmasa da direksiyonun diğer kısımlarındaki gibi pürüzsüz, kaygan bir yüzey elde edemedim. Sonrasında boya ile belki kendini toplar dedim fakat olmadı.
Tam bu sırada ümidimi kesip küfür ve aseton eşliğinde orayı temizlemeye koyuldum ve pamuğu gezdirdikçe, sanki zımpara yapıp düzlüyormuş gibi pürüzsüz bir yüzey ortaya çıktığını fark ettim. Sonrasında komple bu bölgeyi tekrardan soydum, her şeyi en baştan aldım ve çok ince ve sadece gerekli yerleri bir kaç mm taşırarak dolgu yapmaya başladım.
Bu dolguyu çok ince yapmamız gerekiyor ve bu işlemi bir kaç defa tekrarlamamız lazım. Her tekrarda fön makinesi ile de kurutuyoruz bir yandan ki işimiz hızlansın.
Dolgular iyice kuruduktan sonra asetonlu pamuk ile bir yandan fönleyerek çok hafif bir şekilde silme işlemi uyguluyoruz. İşleme kenar bölgelerden başlayarak dolguyu sürdüğümüz yer ile sürmediğimiz yer arasındaki yüksekliği bir nevi zımparalıyoruz ve gerekmeyen yerdeki çıkıntılı dolguları temizliyoruz. Orta bölüme geldiğimizde sadece pamuğu gezdirerek kaygan ve pürüzsüz bir yüzey elde edene kadar aynı işlemi tekrarlıyoruz.
Aşağıdaki karede gördüğünüz gibi dolgu malzemesi, küçük boşlukları doldururken bir yandan da zar inceliğinde bir katman atmış oldu. Derinin soyulup toz şeklinde dökülen kısmı da bu tabakanın altında kaldı ve pürüzlü yüzey gidiverdi. Dolgunun aslında çoğu kısmını aseton yardımıyla çıkarmış olduk. Bu hali yakalayana kadar işlemi tekrar ettikten sonra artık boyama aşamasına geçebiliriz ki bundan sonrası çok kolay artık...
Dolguyu iyice kuruttuktan sonra boya öncesi temizleme sıvısı ile tüm direksiyonumuzu temizliyoruz. Direksiyon kollarındaki bitiş yerlerini bant ile maskeliyoruz. Ön taraf göbeğin altında kalacak olsa da arka kısımdaki plastik kısma boyayı taşırmamak gerek.
Temizlik işleminden sonra çok ince katlar halinde direksiyonumuzu evire çevire boyuyoruz. Katlar arasında yine fön makinesini kullanabilirsiniz. Kullanmazsanız da 5-6 dakikada kuruyor zaten. Sonrasında tekrar ve tekrar boyama işlemi uyguluyoruz. Sünger kolay kolay iz bırakmıyor o yüzden endişe edecek bir durum yok. Bıraksa bile en son katı güzel atarsanız diğer izleri de kapatıyor.
Direksiyondaki kırmızı renk dikişlerini de bunlarla uyum sağlayacak hiç bir şey olmamasından dolayı boyadım. Tarih beni affetmeyecek. Dikişli kısımlardaki girintili çıkıntılı yerleri boyarken; süngerimizi ekmek bandırır gibi kullanın ki bolca içlerine kadar boya giriversin.
Toplamda 4-5 kat boyama işlemi uyguladım. İşin güzel tarafı ne kadar boyarsanız boyayın ayakkabı gibi parlak parlak görünmüyor. Gerçi bu fotoğraflarda direksyon çalışma lambasının altında çekildiğinden yine biraz ışıltılı çıkmış.
En son 15 dakika daha bekleyip üzerine koruyucu bakım sütünü sürüyoruz. Bu hem deriyi beslerken hem de boya üzerinde katman oluşturup, boyanın çıkmasını engelliyor. Gerçi bunu sürmeden önce de kuruyan boya kesinlikle renk vermiyordu, adamlar yapmış. Süt ile birlikte bir ton daha mat görünüyor ki en güzel tarafı da burası...
Gördüğünüz gibi yaralı bölge çok dikkatli bakmadığınız sürece belli bile olmuyor. Bu bölgenin görüntüsünden çok elde bıraktığı siyah döküntülerden kurtulmaktı öncelikli amacımız, şimdilik başarmış gibiyiz.
Bu da bir gün bekledikten sonra az önce çektiğim fotoğraflar. Daha mat ve daha doğal. Bir kaç kez değişik yöntemlerle üzerine baskı uyguladım şimdilik bir sorun yok gibi. Şimdilik diyorum, araç üstünde asıl belli olacak tabi.
Onarılan yerin yakın görüntüsü, ışık az olduğundan biraz noise'li çıkmış. Doldurulan kısımdaki derinin kendi dokusu da çok fazla kaybolmamış. Orijinali gibi de değil yine de eğer ki bu şekilde kalıcı olursa -öyle umuyorum- fazlasıyla iş görecek...
Bu da diğer taraf. Göbeğe herhangi bir işlem uygulamadım, onu değiştirmenin gereği yok, hepsi aynı zaten. Araç üstünde yine fotoğraflarını paylaşacağım ileriki günlerde. Belki @baykalbilgin 'in guzuya takarız belli de olmaz hani, hoşuna gider?
Bir de bunun yanına Xedos 6'nın deri direksiyon topuzunu da bulduk mu, bu iş tamamdır. Xedos 9'lar otomatik vites, bildiğiniz gibi bize gelmiyor...
Not: Ürünleri kullandığım firmayla herhangi bir ilişkim yoktur. Ürünler hakkını verdiği için özellikle markalarını belirtme gereği duydum...